BÖLÜM 11: YANSIMALAR

5.1K 398 177
                                    


Herkese bir gün içerisinden yeniden olaaaaaa!

Dedim dünkü hatamı telafi edeyim. Ve doğrusu kitabı çabucak da yayınlamak istiyorum. Umarım bölümü beğenirsiniz!

Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyinnnnnnnn!

İyi okumalar dilerimm!

🌜🌚🌛

"Gözler içindeki ışığın yansımasıdır."

🌜🌚🌛

Kaşlarım çatık bir şekilde Knox'a bakıyordum. Gözlerimi Knox'tan alıp Marcus'a çevirdim. Gözlerindeki aşılamaz soğuk duvarla sertçe Knox'a bakıyordu. "Ee, öylece birbirimize mi bakacağız?" dedi rahatsız edici ses tonlamasıyla.

"Bu işi hemen bitireceğiz." dedi Marcus keskin ses tonuyla. Kaşlarım daha da çatıldı. Marcus, Knox'un benim kanımı istemesinden bahsediyor olmazdı değil mi?

"Hem beni bekletin hem de böyle konuşun. Böyle olmuyor ama Marcus Alaric Russel." Marcus'un adını alayla telaffuz etmişti.

"Bekletin derken..." dedim sorarcasına. Knox da ben de gözlerimizi Marcus'a çevirmiştik.

"Neyse..." dedi Knox bir anda. Elini cebine atıp küçük bir tüp çıkardı. "Ben kanı alıp gideyim."

"Taze bir şekilde alacaksın. Bizzat sen tadacaksın. Tüp yok." dedi kesin bir ifade ile Marcus. Ben yokmuşum gibi konuşulması sinirime dokunurken dışarıya sert bir nefes verdim.

"Alınacak olan kanın benim olmasını takmalı mıyım?" dedim kaşlarımı kaldırarak.

"Kokun o kadar mükemmel ki..." dedi Knox gözlerini kapatıp içine derin bir nefes çektiğini gösteren burun delikleri açılırken.

"Daha fazlası olmayacak!" dedi Marcus dişlerinin arasından.

Knox gözlerini açtığında gözlerinde delice parıltılar vardı. "Yoksa ne yaparsın? Yoksa beni..." Kaşları çatılırken kalbimin ritmi çoktan artmıştı. Bilerek yapıyordu. Benim iğreneceğimi, Marcus'un sinirleneceğini bile bile yapıyordu."Ups! Yanlış bir şey diyecektim neredeyse!"

Marcus'un gözleri saniyelik bana değdi. Ben ise ona bakmıyordum. Odak noktam Knox'tu. Elimde olsa... "Elini ver Eleanor." dedi Marcus ifadesiz sesiyle. Gözleri Knox'taydı. Bakışları her an ormanı aleve verip ortasında Knox'u atacakmış gibiydi. Sanki her şeye engel olan şey benim orada olmamdı. Elimi uzatmadım. Elimi uzatmamam ile Marcus bana döndü. Elimi ilk kesişinin gelmesiyle omuz silktim. Canımın yanmasını istemiyordum. Zaten ruhum yeterince yaralıydı.

"Ben yaparım."

"Ee ama hadi çabuk olun! Sıkıldım." Knox'a bakmadım. Marcus sanki ne düşündüğümü biliyormuş gibi anlayışla baktı gözlerime. Bu ondan beklediğim bir şey değildi. Beni anlamasını beklediğim son kişi olarak görüyordum onu. Belinden ucu oldukça keskin görünen bir bıçak çıkardı. Sanki başka şekilde görünebilirmiş gibi!

Bıçağı alıp hafifçe parmağımı kestim. Canım acırken filmlerde ellerini kolaylıkla kesebilen vampirlere hayret etmeden edemedim. Parmağımı Knox'a doğru uzattım. "Sadece dudaklarını değdir." Marcus bana yaklaştı.

GÖLGE KANIWhere stories live. Discover now