BÖLÜM 8: KATİL

4.8K 469 250
                                    


Holaaaaaaa!

Nasılsınızzzz!

Umarım iyisinizdirrrrrrr!

Sizleri bombiş bir bölümle geldimmm!

Bölüme geçmeden önceee...

Eller aşağı! Yıldızın üstüne parmaklaaaaar!

İyi okumalar dilerimmm!

🌜🌚🌛

"Ölüm onların dillinde günlük bir olay gibiydi."

🌜🌚🌛

Avucumda suyu yüzüme çarparken içime dolan ferahlama ve uyanma hissi güzeldi. Gerçi uyanmama isteğimi üzerine ne kadar güzel olabilirse. Orası ayrıydı. Aynadan kendime baktım. Gözlerim şişmişti. Gece yaklaşık 1 saat sağlamanın etkisi olarak kızarıklıklar da yer edinmişti. Tenim soluktu. Tamamen yorgundum. Genişçe gülümsedim. Bu ne şiş gözlerimi ne de soluk tenimi saklıyordu. Ayrıca moraran göz altlarım da cabasıydı. Kenarda duran makyaj çantama uzandım. Belki bu beni daha az yorgun gösterirdi. Gerçi belkisi yoktu öyle olacaktı.

Makyajım bittiğinde daha az yorgun görünüyordum. Bundan memnundum. Hafif renklendirdiğim dudaklarım, morlukları kapattığım göz altlarım, solgun yüzümü saklamak için yaptığım tonlamalar beni çok daha iyi gösteriyordu. Dudaklarımı birbirine bastırıp tekrara genişçe gülümsedim. İşte bu mükemmeldi! Her zamanki Eleanor Parker.

Banyodan çıkıp odamın kapısını doğru yol aldım. Kapıyı kilitlemeyi geç tam kapatmamıştım bile. Bu ne biçim bir dikkatsizlikti böyle?! Ah, benim şu dalgın kafam! Bunu kafama daha fazla takmayıp aşağı indim. Filmlerdeki gibi bir masaya oturmuş kahvaltı yapmalarını bekliyordum ama herkes kendi alemindeydi. "Günaydın." dedim gülümseyerek. Bana gözü ilk kayan Marcus oldu. Beni öyle bir süzdü ki bir yerimde bir şey olduğunu düşünmeden edemedim. Gözlerim bedenime kaydı. Lakin onun en çok oyalandığı yer yüzümdü.

"Kalkmasaydın da olurdu." dedi Sarah memnuniyetsiz bir şekilde. İşte başlıyoruz. Günümün kötü geçeceğini bile bile gülümsememde tek bir değişiklik olmadı.

"Günaydın güzellik." dedi Matthew benim gibi genişçe gülümseyerek. Ona bir bakış atıp mutfağa doğru ilerledim.

"Dolapta bir şey yok. Boşuna arama." dedi Alissa. Ona anlamsızca baktım.

"Nasıl yok?" dedim şokla. Gülümsemem düşmüştü.

"Bu kadar kişiye onların yeteceğini düşünmüyordun herhâlde." dedi Blanca. "Bugün gidip birirlerinin alışveriş yapması lazım. Tabii ki bunlar vampirler olmayacak. Sonuçta biz yemek yemiyoruz." Yüzümdeki ifadeye bakmasıyla sesi git gide kısıldı.

"Yani bunu özellikle belirtmeye gerek yoktu." dedim sessizce. Boğazımı temizledim. "Üstelik bugün değil hemen şimdi. Aç kalmak istemiyorum. Beni de tek göndermeyeceğinize göre ben gidemem."

"Ama Lauren ile beraber gidebilirsin." dedi Marcus yumuşak bir ses tonuyla. Bu beni gerçekten şaşırtmıştı. Bu adamda kibarlığa dair ufacık bir özellik mi vardı? Sonuçta bunu yumuşakça söylemişti. Sormamış olabilirdi ama yumuşak bir şekilde söylemişti. Bunlar önemli detaylar atlamayalım lütfen.

GÖLGE KANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin