S2- BÖLÜM 7: FERYAT

2.5K 271 215
                                    

Kimler kimler gelmiiiiiş!

Ben geldiiimmm, bunu okuduğunuza göre siz de geldiniiiizz! Hoşşş geldiniizzz!

Nasılsınız bakemmm?

Ummmarımm iyisinizzdirr, ben de iyiden hallice diyeyimm!

Lütfen oylar, yorumlaaarr!

İyi okumalar dilerimmm!

🌜🌚🌛

   "Feryadım fısıltıların çığlığıydı. Fısıltılarım sadece benim kulaklarımda çınlıyordu."

🌜🌚🌛

    Koskoca bir hafta boyunca bir oraya bir buraya öylece sürüklenmiştim. Genel hatları ile tanıdığım kimse ile görüşmemiştim, Danny hariç. Kurt boğan ve mine çiçeğini her gün alıyordum. Hâlâ baş dönmesi ve göz kararması yapıyordu. Bunların üstüne Bay Lionel daha fazla üstüme gelmeye başlamıştı. Her günüm tüm zehriyle geçiyordu. Hiç vakit kalmıyordu. Öyle ki Elena ile bile görüşememiştim daha, sorgulayamamıştım onu. Ailemi nereden tanıyordu ve neden bana yardım ediyordu?

Karnıma yediğim darbe yüzünden sarsılırken ağzıma gelen kanı yere tükürdüm. "Koskoca 8 gündür şu salağın ufak bir güç kırıntısının peşinden gidiyoruz." diye sitem etti Liona.

"Bay Lionel böyle emretti." dedi Danny yaslandığı duvardan bizi izlerken. Tek kaşı havalandı. "Bir sıkıntı mı vardı, Cici Kız?" Liona yüzünü ekşitti ve yanda duran suyuna yöneldi. Clark bana gözlerini kısarak baktı.

"Böyle giderse kendini tuttuğunu düşünmeye başlayacağım." Enerjimi yayarak her yerimi iyileştirdim.

"Bilmem." dedim gözlerinin içine bakarak. "Belki de öyledir." Bunu öyle ciddi bir ifade ile söylemiştim ki kaşları çatılmış yerinde dikleşmişti. "Belki de hepinizi bir gece yarısı odanızda katletmek için bekliyorumdur. Hepinizin kellesini uçurup kanınızı içmeyi planlıyorumdur." Sert gözlerinin içine temkin de eklendi. Bu çok normaldi tabii. Ben son gölgeydim. Sonunda kendimi tutamayarak güldüm. "Yapacak olsaydım ilk önce şuna yapardım. Ezilmeyi sevmem. Kime sorsan der." Başımı iki yana sallayarak önüme döndüm. Omuz silktim. "Şimdi düşün dur bunlar gerçek mi değil mi diye. İyi işler." dedim sahte bir reveransta bulunarak.

"Geri zekâlı." dedi Clark tekrar arkasına yaslanarak. Gerçekten düşünmüştü. Aklı olan herkes düşünürdü. Son gölgenin feryadını kimse üstüne çekmemeliydi. Ama çekmişlerdi.

"Sizlere uygun olmaya çalışıyorum." Danny kolundaki akıllı saate bakıp dikeldi.

"Bu uygunluğu yemekhanede de sağlarsın umarım." Gururla başımı dikleştirdim.

"Tabii ki de." dedim ve toplu olan saçımı attırarak kapıya yöneldim. Danny de arkamdan gelirken yanağımın içini kemirdim. Hemen yanıma yetişirken ikimiz de merdivenleri sessizce tırmandık. Evet, çok sessizdik. Gereksiz bir sessizlik.

"Sence de çok sakin değil misin?" Ona yandan bir bakış attım.

"Belki de ruhsal çöküşteyimdir." Kaşları çatıldı.

"Deliler zaten ruhları çok çöktüğü için deli olmuyorlar mı?" Göz devirip yoluma geri döndüm. Kendimi o kadar yorgun hissediyordum ki... Bıraksalar bir daha asla yatağımdan ayrılmazdım. Bacaklarımı kendime çeker kafamı dizlerime gömerdim. Sonra ise... Kendimi düşlerimin acı feryatlarına bırakırdım. Bu gerekiyordu. O kadar isteksizdim ki... "Vay canına!" derken Danny'nin sesi kısılmıştı. "Gerçekten garip bir sessizlik içindesin."

GÖLGE KANIWhere stories live. Discover now