36| My lungs give out

4.7K 642 1.2K
                                    

Merhabaa hızlı oldu bu bildirim, bu yüzden önceki bölümü kaçırmayın🧚‍♀️

Ayrıca bölümler genelde 7-8k civarı olduğundan yorum yapılacak pekk çok yerin olduğuna inanıyorum (önceki bölüm için de geçerli) Okuyup sıfır etkileşimle geçenler birazcık üzülmeme sebep oluyor maalesef.

İyi okumalar ♡

İçine düştüğüm bakışma evrenini sonlandırmak zordu. Kendimi Hint dizisindeki bir başrol gibi hissediyordum. Herkes birbirine bakıyor ve bir açıklama bekliyordu. Editör utanmasa on kere yüzümüze zoom yapar, seyirciyi yeter konuşun artık diye çıldırtırdı.

Açıklamayı yapacak kişi belliydi.

Tüm soruların cevapları bendeydi. Benim aklım ise cevaplarda değil olası kaçış yöntemlerindeydi.

Doğruları saklamakta herhangi bir sorun yoktu. Bir şeyi saklardınız ve zaman geçmeden itiraf ettiğinizde hayatınızı yoluna koymanız genelde kolay olurdu. Saklamak her zaman kolay yoldu. Ancak bir kere iki kere derken her şeyi sakladığınızda sırtınıza kocaman bir yük birikir küçük gözüken şeylerin kocaman hale dönüşmesini sağlardı. O yükün altında ezilirdiniz ve başta sizi pek de germeyen şey dünyanın en gerici anlarından birine dönüşürdü.

Ben de bunu yaşıyordum. Bu kadar süre nasıl dayanmış ve bunu saklayabilmiştim bilmiyordum ama bir şekilde başarmıştım ve bu başarının sonu gelmişti.

Jeongguk sessizlikten hoşlanmayıp bir kez daha babasına yönelik konuşunca dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Baba nereden tanıyorsun Taehyung'u? Umarım mesajlarıma bakmamışsındır. Bunu yapmayacak biri olduğunu biliyorum ama anlam veremediğimden yine de sormak istiyorum."

Bay Jeon başını sallayıp tek eliyle saçını düzeltti ve hafifçe öne kaymış gözlüğünü ittirdi.

"Hayır Jeongguk, bu soruyu sormamışsın kabul ediyorum. Senin özel alanına saygı duyduğumu ve telefon karıştıran biri olmadığımı biliyorsun. Taehyung'u senden bağımsız olarak tanıyorum. Asıl ben senin onunla tanışıyor olmana şaşkınım şu anda."

Jeongguk'un kaşları çatılınca babasının neden beni nereden tanıdığını söylememesine takıldığını fark etmiştim. Bunu irdeleyecekti. Bay Jeon da muhtemelen işine verdiği değer ve aramızdaki ilişkinin etik gereği gizli olması sebebiyle onun danışanı olduğumu söylememişti.

Bu yüzden her ne kadar istemesem de olaya ben el attım.

"Bay Jeon... benim psikoloğum."

Jeongguk inanamadığını belli eden bir ifadeyle bana döndüğünde bakışlarımı ondan kaçırmak zorunda kalmıştım.

"Babam mı? Babam? Psikoloğun benim babam? Aylardır gittiğin ve bana da anlattığın psikoloğun babam yani gerçekten?"

Başımı sallayıp yerimde hafifçe sallanırken gerginlikten elimin sargılı olduğunu unutmuş ve söz almak ister gibi havaya kaldırmıştım.

"Açıklayabilirim her şeyi."

Jeongguk'un bakışları anında elimi bulunca ve bununla da kalmayıp anında koluma uzanınca çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Bir de bu vardı değil mi?

"Eline ne oldu? Taehyung ne oluyor şu an? Şaka mı yapıyorsun bana? Sadece üç gündür yokum neler oluyor tam olarak?"

Panikle yüzünü bana çevirmesini sağlayıp endişeli gözlerine güven verircesine baktım.

"Sadece minik bir incinme. Seni boş yere endişelendirmemek için bir şey söylemedim. Ve gerçekten de her şeyi açıklayacağım Jeongguk. Ne olur şöyle bakma."

Mister Right | Taegguk ✓Where stories live. Discover now