9

425 63 117
                                    

Birkaç günlük bayram molasından sonra keyifli okumalar :)

...

Tamam, sakinim.

Neden sakin olmayayım ki? Çok sakinim, gözlerimi kapatma sebebim de sadece yorulmam. Hem ne var, her zaman görebiliriz böyle bir şeyi.

Herkesin evinde televizyonun arkasına atılmış kurtlarla dolu bir elma olabilir, niye olmasın?

"Bilseydim on aylık kirama karşılık anca temizlerdim bu evi, helalinden birkaç bini var," diyerek elime kırmızı bulaşık eldivenlerini geçirdim. Tabi ki tefecinin evinde böyle hijyen araçları bulunmuyordu, bu yüzden kendi evimden almıştım. "Belki on olmaz ama beş ayı net var."

Kurtlu elmayı elime alırken sabah yediğim her şey, midemden çıkmak için olağanüstü bir çaba gösteriyordu. Bu temizlikten sonra bir hafta ağzıma hiçbir şey alamayacaktım. Ayrıca evdeki tüm elmaları Yeşim'e verecektim ve bu görüntüyü unutana kadar elma görmediğimden emin olacaktım.

"Özür dilerim değerli yaşam formları," Elimdeki poşete elmayı atarken mırıldanmaya devam ettim. "Tuğrul'un evi büyük bir ekosistem ama artık burada yeriniz yok."

Poşetin ağzını bağlayarak kenara koydum ve salonun ortasında dikilmeye başladım. Burası evin en göz önünde olan yeriydi ve televizyonun arkasından kurtlu bir elma çıkmıştı. Görünmeyen odalar şimdiden beni dehşete uğratıyordu.

"Bu eşsiz yaşam alanını bozmadan bir biyolog mu çağırsaydık, yeni türler falan keşfederlerdi." Elimdeki eldiveni tırnağımın ucuyla tutarak çıkarttım ve direkt kenara koyduğum çöp poşetinin içine attım. "Bu evi bir günde temizlemek nasıl mümkün olabilir ki?"

"Mümkün değilse parayı unut." İrkilerek arkama döndüm ve karışmış saçlarıyla bana bakan ev sahibimi süzdüm. Gözleri şişmişti, dudakları da öyle. Altındaki eşofmanı ve giydiği geniş yakalı tişörtüyle tam bir manzara gibi duruyordu.

"İlla tek günde mi temizlemeliyim?" Tek gözü hafifçe kısıldı ve olduğu yerde hareket etti. "Kaşınan sendin, sana evi temizle diyen olmadı." Mutfağa doğru gitmeye başladığında, omuzlarımın düşmesini engelleyememiştim.

Lanet olsun ki haklıydı, kaşınan bendim!

"Bir hayvanat bahçesi temizlesem daha az yorulurdum." Hazırladığım suya doğru giderken, arkamdan gelen sesle büyüyen gözlerime engel olamamıştım. "Sesini kesmezsen hem işsiz hem de evsiz kalacaksın."

"Tamam, tamam." Ona doğru döndüm ve şirin olduğunu düşünerek genişçe gülümsedim. "Sustum." Herhangi bir tepki vermeden tekrar mutfağa girdiğinde derin bir nefes vermiştim.

Çok tepkisiz, duygusuz ve umursamaz duruyordu. Zaman zaman sinir bozucu olduğunu itiraf etmeliydim çünkü insan bir tepki bekliyordu ister istemez. Beyefendinin tek yaptığı ise götünü dönüp gitmekti.

"Sesini kesmezsen evsiz kalırsın, çok konuşursan evsiz kalırsın. Hayır benim de insani haklarım var." Etrafı süpürürken çıkan sesten cesaret alarak kısık sesle mırıldanıyordum. Zaten sabah da sinirimi bozmuştu, konuşmadan durursam yüksek ihtimalle kendimi kaybederdim.

Kapıyı bana açtıktan üç saniye sonra yüzüme kapatmıştı, keyfi gelene kadar evde kös kös oturup beni çağırmasını beklemiştim. Anca öğlen gözünü açabilmiş olacak ki evi temizlememe izin vermişti. Tabi o uyanana kadar süpürgeyi açmamak kaydıyla.

Evet, beni eve aldıktan sonra uyumaya devam etmişti ve saat neredeyse üçe geliyordu. Bu evin bugün içinde bitmesi için gece yarısına kadar çalışmam gerekirdi. Üstelik mola vermemeli, yemek yememeli ki zaten yiyebilecek gibi değildim, hiç durmadan temizlik yapmalıydım. Bu şartlarda bile sabahın ilk ışıklarına kadar anca bitiririm gibi gözüküyordu. Fiziksel güce dayalı para kazanımı bana göre değildi gerçekten, iyice anlamıştım. Benim aklımla geçinimimi sağlamam lazımdı.

DİP: ACININ KRALLIĞI Where stories live. Discover now