19

443 52 193
                                    

Keyifli okumalar, oy vermeyi unutmayın ♥️

.


Evin içinde adımlarken, sessizlik her geçen dakika daha da sinir bozucu oluyordu. Kaybettiğimizi öğrenmemin üzerinden yaklaşık yarım saat geçmişti, eve gelmiştik ve geldiğimizden beri Tuğrul oturduğu yerden karşıdaki duvarı izliyordu.

Tek kelime bile etmemişti.

Bense tüm salonu turlamıştım, adımlarım birbirini takip ederken bulunduğum duruma bir anlam vermeye çalışıyordum. Yıllar önce, bir kez daha kaybetmiştim. Bu ilk kaybedişim değildi. Kaybetmeye alışmak diye bir şeyin olmadığını şimdi daha iyi anlıyordum.

Omuzları yine çökmüş ve gözleri kocaman bir boşluğa dönüşmüş Tuğrul'a baktım. Onun gerçekten bana verilen ikinci şansın vücut bulmuş hali olduğunu düşünmüştüm. Güçlüydü, zengindi ve son verilere göre zekiydi de.

Hayatımı garanti altına almasa da, abimden intikam almak için uygun zemini bana hazırlamıştı. Benden dosyaları aldıklarında bir daha ona karşı gelemem sanıyordum çünkü cesur olmakla aptal olmak aynı şey değildi.

Abimi hapse tıkmak için uğraşacak kadar cesurdum ama asla güçlü insanların önüne kendimi yem olarak atacak kadar aptal değildim.

Şimdi yine hayatım tehlikelideydi ama bir yem olmaktan çok uzaktım. Kaybedişimden sonra ilk defa oltayı atan tarafta olabilecektim, bunların hiçbirini tek başıma yapamazdım ama koltukta oturan çocukla birlikte yapabileceğimi düşünmüştüm.

Sonunda, benim zamanımın geldiğine inanmıştım.

Abimin bana ve başkalarına yaptığı her şeyin bedelini ödemesinin zamanı gelmişti. Canını yaktığı herkes için ona hesap sorabilirdim ve bunu ancak hayatta kalarak yapabilirdim.

Hem hayatta kalacaktım, hem de abimi demir parmaklıkların arasına sokacaktım.

İlk defa lehime ilerleyen durumun bozulmasına izin vermeye niyetim yoktu, ben buraya güzel vahalarla gelmemiştim. Çorak topraklar geçmiştim, o çorak topraklarda vücudumdan akan kandan başka hiçbir yaşam belirtisi yoktu. Tekrar beni bir kukla gibi kontrol ettikleri zamana dönmeyecektim.

"Bana ne olduğunu anlat artık." Karşısına oturduğumda, tek ayağımı koltuğa yasladım ve çenemi dizime dayadım. Saçlarımı eve girdiğim ilk an topuz yapmıştım, yanlardan gözüken sarı tutamlar bile beni sinirlendiriyordu.

Sona gelmiştik madem, tüm sorularımı cevaplayacaktı ve ben bu çıkmaz sokaktan bizi kurtaracaktım. Belki bir tünel kazardım ya da duvarlara tırmanırdım ama mutlaka bir yolunu bulurdum.

"Anlatmamın bir anlamı yok Aylin, sona gelmemiş olsaydık pes edecek birine mi benziyorum?" Göz devirmemek için kendimi zor tutarak gözlerinin içine baktım. "Nasıl birine benzediğin umurumda değil, bir çıkış yolu bulmam için bana her şeyi anlatman lazım."

Yüzünü ellerinin arasına aldığında, sabırsızca konuştum. "Neyi öğrendiler ve nasıl öğrendiler?" Ne kadarını bildikleri önemliydi, kurtarılabilecek bir taraf varsa ancak böyle görebilirdim.

"AMCAM bana ihanet etti." Gözlerim istemsizce büyürken yerimden kalkmamak için kendimi tuttum ve yumruklarımı sıktım. "Tüm plandan, kaldığımız yerden, benden, abimin dosyalarının alındığından ve sahte ismimden. Hepsinden haberi vardı değil mi?"

Tekrar kafasını salladığında gözlerimi kapatarak sakin olmaya çalıştım. Ayağa kalktım ve yürümeye başladım. En azından bilmedikleri bir iki şey olsa, bu kıt kafalı çocuk en azından bir iki bilgiyi saklasa ne olurdu?!

DİP: ACININ KRALLIĞI Where stories live. Discover now