I. Bölüm: Şaka Dükkanı

17.6K 1.1K 786
                                    


''Çok sıkıldım. Ölmek istiyorum.''

Jungkook birkaç kez hafifçe kafasını kitaplarla dolu olan masaya vurdu. Performans ödevimizin bitmesine iki gün kalmıştı ve biz henüz ödevin kapağını bile hazırlamamıştık.

''Ne olurdu Poseidon'un oğlu falan olsaydım?''

Hafifçe kıkırdayıp sırtına vurdum.

''Eminim kampa varmadan ölmüş olurdun.''

Jungkook dudağını büzerek ''Tek istediğim eğlenceli bir yaz tatili... ya da şu ödevden beni kurtaracak herhangi bir şey.''

Ödevden kurtulabilmeyi ben de istiyordum. Ama üç ay önce verilmiş ödevi son iki güne bırakmak bizim suçumuz değildi. Hangi öğrenci ödevlerini son güne bırakmazdı ki?

''Hadi gidip şu dükkana bakalım. Alt sınıflar içinde güzel şaka malzemeleri olduğunu söylemişti.''

Omuz silkip elimdeki kalemi masaya gelişi güzel bıraktım. Kaldığımız yatılı okul şehir girişi yakınlarında bir yerlerdeydi. Daha önce hiç dışarı çıkmadığım için etrafında neler olduğunu bilmiyordum. Bu yüzden, ailem gelip beni almadığı sürece, buradan çıkabilmemin imkanı yoktu.

Jungkook üst sınıf öğrencilerinin kırmış olduğu demiri yerinden çıkartıp geçmem için eliyle işaret verdi.

''Ne?''

''Geçsene, Jimin! Sonsuza kadar burada bekleyemeyiz.''

Hızlıca önce çantamı, sonra da kendimi demirlerin arasından dışarı attım. Duvar pek yüksek değildi, bu yüzden zorluk yaşamamıştım ama-

''Okuldan kaçtım!'' diye bağırdım yerimde zıplarken.

''Evet, süt çocuğu.'' dedi Jungkook gözlerini verilerek.

''Hey! Ben senden büyüğüm.''

''Sadece yaş olarak.''

İkimiz de okul sınırları dışına kadar koşmuştuk. Bekçilere yakalanıp müdürün odasında bulmak istemezdik kendimizi.

''Dükkanın nerede olduğunu biliyor musun?''

Omuz silktiğinde şaşkınca ona döndüm.

''Jungkook! Sakın bana-''

''Tamam, tamam.'' dedi ellerini öne doğru uzatıp kendine siper ettikten sonra.

''Sokağın sonunda olmalı. Zaten pek de başka bir seçenek yok.''

Mahçupça ensesindeki saçları karıştırdı. Yapacak bir şeyimiz yoktu. Okula geri dönüp ceza almak istemiyordum.

Sokağın sonuna vardığımızda otoban dışında bir şey görememiştim. Azarlamak için Jungkook'a döndüğümde onu görememiştim. Yol boyunca arkamdaydı. Nereye kaybolmuştu bu çocuk?

''Jungkook! Seni bulduğumda güzel bir yumruk atacağım sana!''

Tam içimden söylenmeye başlıyordum ki Jungkook'un çığlığıyla yerimden sıçradım. Bir saniye bile düşünmeden sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladım.

Ezilen yaprakların çıkardığı sesleri duyduğumda hafifçe eğilip elimle ağzımı kapatmıştım. Burada biriler vardı.
Birkaç adım daha attığımda üzerime gelen karartıyla nasıl çığlık attığımı, nasıl yere kapaklandığımı hatırlamıyordum bile.

''Sikeyim seni! Sikeyim seni!''

Jungkook ellerini beline dayamış katıla katıla gülüyordu. Tamam, güzel bir şaka olabilirdi ve beni korkutmayı -gerçekten- başarmıştı ama yine de komik değildi.

Semi-Gods of Egypt - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin