XVI. Bölüm: Cevaplanmamış Sorular

5.8K 718 512
                                    


Yoongi beni yatağa iterken nefesimi tutmuş, üzerimde yerini alan bedene bakıyordum. Ani bir hareketle gömleğim vücudumdan ayrılmıştı. Hava Kore'de olabileceğinden çok daha fazla sıcakken ben titriyorum. Yoongi dizlerinin üzerinde doğrulup gülümsedi.

''Hiç aklına gelir miydi...''

Kendi üzerindekileri çıkarmaya, ki bu biraz uzun sürmüştü, başladı. Mısırlı'lara oranla daha beyaz olan teninde yer yer yara izleri vardı. Bazıları yeni gibiydi. Ve üzerime doğru eğildiğinde omzuyla boynunun arasında bir yerde bir şey gördüm. Dövmenin aynısından onda da vardı ve ben bunu şimdi fark ediyordum. Bir yarı tanrıyla aynı dövmeye sahibim!

''İkimizin birlikte olacağı?''

Üzerime eğilip ellerini başımın iki yanına koydu.

''Birlikte miyiz?'' dedim alayla.

Böyle bir durumda beni öldürmezdi, değil mi? Ki öldürürse de bu benim için büyük bir lütuf olurdu. Bir yarı tanrıyla sevişmek üzereyken ölmem yaptığım aptalca planlar yüzünden ölmemden çok daha iyiydi.

O kıkırdadığında gözlerimi gözlerinden ayırdım. Sorduğu şeye cevap bekliyor olmalıydı ve sorusuna gelecek olursak, gelmezdi. Hatta onunla muhabbet edebileceğim bile aklıma gelmezdi. Ama şimdi bu durumdaydık.

''Neden yaptın?''

Üzerimdeki vücudun büyüdüğünü hissediyordum. Gerçekten, büyüyordu. Ve şu an tek dileğim o güzel yüzünün bir karınca yiyene dönüşmemesiydi. Heykellerdeki gibi biriyle yüz yüze gelmek istemezdim. Kimse istemezdi.

''Bunu sana onlar mı söyledi?''

''Evet.''

Sertleşen sesi beni biraz tedirgin etmişti.

''Hangisi?''

Ne önemi vardı? Öğrenmiştim işte. Anubis'in oğlunun ve ordusunun neden onun emrinde olduğunu, Yoongi'nin bana yalan söylediğini öğrenmiştim. Kaçıp gitmem, bağırıp çağırmam gerekiyordu ama son derece sakindim. Nedenini bilmiyordum ama sorgulamıyordum da.

''Karşılığında ne verdin?'' dediğimde sağ eliyle saçlarımı geriye doğru attı.

''Kalbimi.''

Kalbini Anubis'e vermiş olamazdı, değil mi?

...

-Jungkook-

''Hey, ahmaklar! Tuvalete gitmem gerek.''

Askerler sinirle homurdandılar. Bugün dördüncü falan olmuştu bu. Jimin gittiğinden beri tek eğlencem zindanda nöbet tutan askerlerle uğraşmaktı. Başta onları sinirlendirirsem beni cezalandıracaklarını düşünmüştüm ama Taehyung kılıma bile zarar gelmemesini söylemişti. Ben de bundan cesaret alıyor, askerlere aklıma gelen her şeyi söylüyordum.

''Altına yap.'' dedi askerlerden biri.

Yüzümü astım.

Altıma yapamazdım. Zaten aylardır duş bile almamıştım. Kötü kokmuyordum ama saçlarım yağlanmış, kıyafetlerim kirlenmişti. Jimin olsaydı beni bir saniye bile yanında durdurmazdı.

Jimin.

Onu özlemiştim. Onun nasıl olduğunu, şu an ne yaptığını çok merak ediyordum. Her zaman boş konuşan, sakar bir çocuk olmuştu ama hiçbir zaman kötü niyetli biri olmamıştı. O iyi birisiydi. İyi ve aptal. Ve bu iki özelliği umarım bensiz geçen günlerinde onun ölümüne sebep olmazdı.

Semi-Gods of Egypt - YoonminWhere stories live. Discover now