XV. Bölüm: Neftis'in Kızları

6.1K 751 436
                                    


Koşarak odama vardığımda nefes nefese kalmıştım. Çünkü ağladığım için buğulanan gözlerim yüzünden yönümü şaşırmıştım. Odamı ancak dördüncü seferde bulabilmiştim.

Yatağa kendimi atıp dizlerimi karnıma çektim. Neden ağladığımıza da neden korkuya kapıldığımı bilmiyordum. Son zamanlarda olanları ve Yoongi'nin söylediklerini düşünmem gerekiyordu. Ama yapamıyordum. Çünkü hepsi saçmalıktan ibaretti. Yanlış tapınağa ulaşıp Seth'in oğluyla anlaşma yapmıştık. Horus'un gözünü götürdüğümüzde ona, bizi evimize gönderecekti. Ama gözü almak için yaptığımız planlar başarısız olmuştu. Şu an Teb'de, zindanda olan arkadaşım da bunun kanıtıydı. Sonra Horus'un oğlu ve Mısır'ın kralı olan kişi bana anlaşma başarısızlıkla sonuçlanırsa öleceğimi söylemişti. Şimdi de Yoongi, vücudumdaki yaranın anlaşmayla bir ilgilisi olmadığını söylüyordu. Kime, neye inanmalıydım? Ölmeyeceğin için sevinmeli miydim yoksa bir yarı tanrıya ait olduğum için üzülmeli miydim? Yoongi'den hoşlanıyordum, itiraf ediyorum ama bu kadar da değil. Aşık olsam bile ona ait olamazdım.

''Şu yüz ifadesine de bakın!''

Hoseok kapıyı kapatıp içeri girdiğinde örtünün ucuyla yüzümü sildim. Muhtemelen yüzüm kızarmış, gözlerim şişmişti.

''İnsanoğlu zaten yeterince çirkin. Bir de çirkin yüz ifadeleriyle daha da çirkin oluyorlar.''

Ben çirkin değildim.

Dudak büzdüğümde kıkırdadı.

''Bak işte! Bunu kastediyordum.''

Yatağıma oturdu. Uzanıp buruşmuş alnıma işaret parmağını bastırdıktan sonra geri çekilmişti.

''Ancak gülümsediğinizde Ra'nın size güneşinden bir parça kattığına ikna oluyorum.''

Bu söylediğiyle gülümsememe engel olamamıştım. Hoseok da memnun olmuş gibiydi. Jungkook konusunda hala sinirli miydi ya da arkadaşımı öldürmekle tehdit eden biriyle böyle oturmam doğru muydu, bilmiyordum ama şu an kendimi iyi hissediyordum. Yanlış olması umrumda olmazdı.

''Yoongi sana anlatmış.''

Başımı salladım.

''Bu kötü bir şey değil, insan.''

Başka bir devirde sıkışıp kalmıştım ve birine aittim. Annem bunu duysaydı düşüp bayılırdı.

''Benim bir adım var. Neden insan deyip duruyorsunuz?''

Tek kaşını yukarı doğru kaldırarak ''İnsan değil misiniz?'' dedi.

İnsandım insan olmasına ama birine neden böyle seslenilirdi ki? Daha fazla üzerinde durmamaya karar vermiştim gözlerimi kısarak bana bakmaya başladığında.

''Buradayken asla gözü alamam.''

Hoseok uzanıp eliyle saçlarımı dağıttı. Bunu daha çok beni seven öğretmenler yapardı. Ve bu yüzden biraz utanmıştım.

''Rahatla. Yaran iyileştiğinde seni Teb'e bizzat ben götüreceğim. Söz veriyorum.''

Mırıldanarak teşekkür ettim. Bunun için minnettar olabilirdim ama Hoseok'un Teb'e gitmesi pek iyi olmazdı.

''Söyle bakalım. Şimdi ne düşünüyorsun?''

Jungkook için endişeleniyordum. Taehyung'un ona yapabilecekleri için endişeleniyordum. Yoongi'yle aramda geçenler yüzünden ve ona karşı hissetmeye başladığım şeyler yüzünden endişeleniyordum. Eve dönememekten endişeleniyordum. Hangi birini söylemeliydim ona?

Semi-Gods of Egypt - YoonminWhere stories live. Discover now