XIII. Bölüm: Çöl Fırtınası

5.6K 739 362
                                    


Hoseok kalabalık ordunun arkasına kurulmuş çadırlardan en büyüğüne beni itekleyerek soktuğunda ayaklarım birbirine dolaşmış, yere kapaklanmıştım.

''Yürümekte bile kötüsün, huh?'' dedi gülerek.

Seni de biri öyle ittirseydi, sen de düşerdin.

Göz ucuyla onu süzdüm.

Ya da belki de düşmezdin. Her neyse.

Ayağa kalkıp üzerimi silkeledim. Yoongi, tapınağındakinin yanında bir hiç olan bir tahtta oturuyordu. Onu son görüşümün üzerinden pek bir zaman geçmemişti. Bu yüzden görünüşünde bir değişiklik olup olmadığını anlayamıyordum.

''Sen çıkabilirsin.''

Hoseok selam verip çadırdan çıktı.

''Neden buradayım?''

''Seni kurtardığım için teşekkür etmelisin öncelikle. Gerçekten de saygısız bir çocuksun.''

Ben saygısız değildim. Bunu kaç defa söylemem gerekiyordu?

''Arkadaşım hala orada. Teşekkür falan etmeyeceğim.''

''Evet, arkadaşın hala orada. Söylediklerini toparlayacak biri olmayacak etrafında. Buna göre davransan iyi edersin.''

Bir şey söylemeden gösterdiği yere oturup etrafa bakınmaya başladım. Çadırda bir masa ve birkaç sandalye dışında hiçbir şey yoktu. Masanın üzeri de, savaş planı olduğunu düşündüğüm, kağıtlarla ve haritalarla doluydu. Gözlerim elimdeki rulo haline getirilmiş kağıdı inceleyen Yoongi'ye kaydı. O gerçekten güzeldi. Ve onu beğenmemem gerekiyordu. Bu doğru değildi ama doğru bir şeymiş gibi hissettiriyordu.

''Benden etkilenmediğini sanıyordum.'' dedi fısıltıyla. Eğer ona bakmıyor olsaydım büyük ihtimalle dediğini duymayacaktım.

''Ö-Öyle zaten.''

Kıkırdadı.

Kulaklarımı dolduran ses daha önce onda duymadığım, daha masum, daha çocuksu bir sesti.

''Buraya gel.''

Kağıdı kıvırıp masaya doğru attı. Yanındaki sandalyelerden birini de ayağıyla önüne çektiğinde üzerine vurarak pat pat yapmıştı.

''N-Neden?''

''Bu kadar heyecanlanma. Sadece yarana bakacağım.''

Ah, ben onu unutmuştum bile. Ve hatırlatmasaydı canımın acıdığını bile fark etmeyecektim. Teşekkürler, Yoongi.

İsteksizce, en azından öyle gözükmeye çalışıyordum, önündeki sandalyeye oturdum. Ben oturduğumda o hızlı bir hareketle yerinden kalkmış masaya yönelmişti. Başta ne yaptığını anlamamış olsam da elindeki kabı gördüğümde rahatlamıştım.

''Üzerini çıkar.'' dedi yerine oturduğunda.

Birbirine yapıştırdığım bacaklarım onun bacaklarının arasında kalmıştı. Utandığımı belli etmemek için yüzüne bakmıyordum ama kıpkırmızı olduğumdan emindim.

Fazla yakındık.

''Hayır.''

''Yarana böyle bakamam.''

Semi-Gods of Egypt - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin