XXIV. Bölüm: Dinlenme

5K 623 59
                                    


''O iyi olacak mı?''

Hekim başını yavaşça salladı. Jungkook'un yatağına en uzak olan noktada duruyordum, çünkü Taehyung öyle emretmişti. Ve sürekli beni izleyen, kapıdaki iki asker yüzünden bu emre itaat etmek mecburiyetindeydim.

''Dinlenmesi gerekiyor.''

Eşyalarını toplayıp odadan çıktı. Hareketleri de konuşması kadar yavaştı. Onu ilk gördüğümde mumyalamayı unutmuşlar sanmıştım. O kadar yaşlı biri nasıl hastaları tedavi edebiliyordu ki?

''Şimdi-''

''Hayır.''

Adım atmak için kaldırdığım ayağımı askerin cevabıyla geri indirmiştim. Buraya geldiğimizde Jungkook'a sarıldığım ve yarasını daha kötü bir hale getirdiğim gerekçesiyle Taehyung tarafından en yakın arkadaşımdan uzaklaştırılmıştım. Kötü bir niyetim yoktu ki!

''Ama-''

''Yerinde kal.''

Yarasına bakılmıştı ve hem ona dokunacak da değildim. Öylece beklememin bir faydası yoktu.

Askerlerden biri odadan çıktığında Taehyung'a haber vermeye gittiğini düşünmüştüm. Jungkook'u buraya bıraktıktan sonra onu bir daha görmemiştim. Meşgul olmalıydı. Sonuçta Hoseok Teb'e kadar gelmiş ve Mino'yla kavga etmişti. Tabi Jungkook'u yaralamasını saymıyordum bile. Gözü dönmüş bir aşıktan daha korkunç bir şey olabilir mi, bilmiyordum.

Ayaklarım yorulduğunda olduğum yere çömelip bağdaş kurdum. Oda fazla sessizdi. Dışarıdan duyulan kuş sesleri dışında başka hiçbir şey duyulmuyordu. Sanırım benim de dinlenmem için iyi bir fırsattı bu. Düşünmem ve karar vermem gereken şeyler vardı.

Eğer Hoseok Yoongi'nin beni kandırdığını söylememiş olsaydı gözü çalmak için uğraşacak ve Taehyung'un düşmanlığını kazanacaktık. Üstelik onca uğraşa rağmen çöle geri döndüğümüzde göz elimizden alınacak ve öldürülecektik. Yoongi böyle bir şeyi yapar mıydı? Bana gözden daha değerli olduğumu söylediği halde hem de.

''Pşşt!''

Aralık kapıdan kafasını uzatmış bana bakan Jabari'yi gördüğümde sevinmiştim. En azından sohbet edeceğim biri vardı artık.

Ama onun burada ne işi vardı? Onunla en son Yoongi'nin tapınağında karşılaşmıştım.

''Buraya gel.'' dedim elimle işaret ederken. Olabildiğinde sessiz olmaya çalışıyordum çünkü Taehyung askere sorun yaratırsam beni zindana atabileceklerine dair izin vermişti. Ve askerin neleri sorun olarak görebileceğini bilmiyordum.

''Ne yapıyorsun orada?''

İçeri girdi. Kucağında daha önce de görmüş olduğum o güzel kedi vardı.

Yanıma oturduğunda kedi gövdesini bana sürterek kucağıma oturmuştu. Tüylerinin kıyafetime yapışmadığına minnettardım.

''Bu senin kendin miydi?''

Başını salladı.

''Ramses.'' dedi kediyi geri kucağına aldığında.

''Annemin hediyesi.''

Demek o Ramses, bu Ramses'ti. Bir firavun veya bir insan değil, bir kediydi.

''Annene benziyor.'' dediğimde bir anlık ağzımdan kaçan şeyle ellerimle ağzımı kapatmıştım.

''Hiç de benzemiyor!''

Dudaklarını büzdüğünde karşımdakinin bir çocuk olması beni rahatlatmıştı. Nasıl güçleri vardı, bilmiyordum ama Bastet Ra'nın kızıydı ve diğer tanrılardan daha yaşlıydı. Onun çocuğunu kızdırmak istemezdim.

Semi-Gods of Egypt - YoonminWhere stories live. Discover now