4. BÖLÜM

6K 334 63
                                    

    Sabah bahçede içtima için timi bekliyordum. Bir sigara yakıp dünki operasyonu düşündüm. Acaba gerçekten beni rapor eder miydi?

"İçtima öncesi sigara içmek ne kadar mantıklı?" arkamdan duyduğum Yiğitle sigarayı yere atıp esas duruşa geçtim. Geldiğini nasıl duymamıştım?

"Rahat." dedi.

"Haklısınız komutanım."

"Haklıyım. Bugün düşüncelerime saygı duymaya mı karar verdin?" dedi. Yine konu düne gelmişti. Derin bir nefes aldım.

"Dün hakkında hata yaptığımı düşünmüyorum." dedim.

"Ne olursa olsun burası askeriye. Ben senin üstünüm. Emrimi çiğnedin."

"Bu konuda daha fazla sözlü münakaşaya girmeyi gerekli görmüyorum. Dün de dediğiniz gibi. Yazılı savunmam hazır." değildi. Ama ben hakkıydım ve sonuna kadar da kendimi savunurdum.

"İlla rapor mu ediyim?"

"Komutanım! Dün size hata yapmadığımızı anlattım. Hatta gösterdim. Canlı bombanın 100 tane çocuğun oldu bir milli bayram kutlamasına yaptığı suikaste sağ bacağına ateş edip gereksiz risk alarak müdehale edilmez. Benim doğrularım bu yönde. Hala bu tavrınızda ısrarcıysanız rapor edebilirsiniz." dedim. Ben huzurlu bir sabaha uyanamayacak mıyım ya?!

"Tamam tamam sinirlenme hemen. Senden çok iyi avukat olurmuş. Gerçi askerlik yine de en doğru tercih gibi duruyor." dedi gülerek.

"Bugün içtimayı birlikte yapalım mı?" dedi benden cevap gelmeyince.

"Olur komutanım." dedim. İki tim de binadan çıkmış sallana sallana buraya geliyordu. Bunlardaki rahatlık albayda yoktu.

"Acele etmeyin bu kadar biz daha bekleriz!" dedim sitemle. Bunun üzerine adımlarını hızlandırıp karşımıza geçtiler.

"İki tim birlikte içtima yapacağız. Rütbe sırasına göre geçin." dedi Yiğit. Ben de sıranın başına geçtim.

"Nasılsın asker?"

"Sağol!"

"70 tur koşu başla!" ikişerli sıra halinde en önde Yiğit ve ben olmak üzere koşmaya başladık. Koşunun ardından 100 şınav, 100 mekik ve 100 barfiks yapmıştık. Biz normalde burada bırakırdık ama Yiğit parkurun başına geçmemizi söylemişti.

"40 kiloluk kum torbasını alıp parkuru 2 kere tamamlayacaksınız. İlk önce Ada ve ben başlıyoruz." dedi Yiğit. 40 kilo kum torbasına gerek var mıydı cidden?

"Aybars düdüğü çalınca başlıyoruz." kum torbasını kucağıma aldım ve yerime geçtim. Aynars'ın düdüğü çalmasıyla başladık. İkinci turun sonlarında artık bacaklarım yorulmaya başlamıştı. Parkur çok uzundu. Son bir kez hızlanıp bitirdim ve kendimi yere attım. Yiğit benden bir kaç saniye sonra tamamlamıştı. O da yere oturdu.

"Tebrik ederim." dedi nefes nefese. Ben kollarım iki yanda yerde yatmaya devam ediyordum.

"Ben de tebrik ederim komutanım." dedim. Biri su uzattı.

"Çok iyiydi." dedi Eren. Suyu uzatan oydu.

"Komutanım 7 numara geliyor." dedi Oğuz. Güldüm.

"7 numara?" diye sordu Hasan.

"Albay postası. Hüseyin'in soy adı Seven. Hani ingilizcede yedi demek ya espiri." dedi Oğuz göz kırparak. Yiğit yüzünü buruşturdu.

"Oğuz sen üç kere tamamla parkuru." dedi. Eren ve Sefa büyük bir kahkaha attı.

GÖREVWhere stories live. Discover now