21. BÖLÜM

3.2K 247 22
                                    

Akşam bütün sorunları hallettikten sonra hepsini evine göndermiştim. İki gündür bu salaklarla uğraştığım yeterdi. Bu kadar sabretmem bile mucizeydi ki zaten onlar da bunu fark edip uzatmamıştı. Bir zahmet!

"Ya Ada hadi ya kırma beni nolursun!" iki milyonuncu kere isyan eden ve aynı cümleyi kuran Begüm'e gözlerimi devirdim. Yarım saatir görüntülü konuşuyorduk ve aramızda aynı diyalog dönüyordu. 'Gelemem' dedikçe 'nolursun kırma beni' diyor, sözlüğünde başka kelime yokmuşçasına beni darlıyordu.

"Begüm! Begümcüğüm, canımın içi! Daha yeni izinden döndüm, 2 aydır raporluydum ya hani ben. Mehmet albay sabrının son demlerinde, elinde dilekçelerle karşıladı beni. Ben şimdi koskoca albaya 'ben cinsiyet patisine gideceğim, bana izin yazın' nasıl diyeyim? Vallahi vurur beni bunu mu istiyorsun?" dedim bıkkınlıkla.

"Kerim babam halleder." dedi Begüm. Tek kaşımı kaldırıp ona baktım.

"Babandan torpil iste mi diyorsun yani Begüm?" diyince omuz silkti.

"Tamam gelme anladım ben seni. Ben sadece çocuklarıma anı kalsın istemiştim." dedi üzgünce. Gözleri dolmuştu. Beni duygu sömürüsü yaparak manipüle etmeye çalışıyordu! Bu numaraları asla yemezdim!

"Begüm yapma böyle bak ben de isterdim gelmek ama mümkün değil." dedim. Kafasını salladı sadece. Gözünden düşen yaşı görünce gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Allahım sabır! Ya sabır!

"Tamam! Tamam konuşacağım ama ne der bilmiyorum." dedim sinirle. Şu aralar zaten bir sürü işim vardı bir de cinsiyet partisi saçmalığıyla uğraşıyordum ve gerçekten sinirlenmiştim.

"Canımsın! Tamam sen konuş ama bak önemli olduğunu söyle tamam mı? Ay çok güzel olacak." diyerek 180 derecelik bir duygusal dönüş yaşayınca şokla kaşlarım havalandı.

"Begüm kızı rahat bırakır mısın?" dedi abim yumuşak bir sesle. Zor durumda olduğumu anlamıştı ama bu süreçte Begüm'e müdehale etmek de pek mümkün değildi malum.

"Tamam tamam siz konuşun benim parti planlamam lazım zaten." diyerek bir görüşürüz bile demeden telefonu abimin kucağına atan Begüm'e artık şaşırmayı bırakmıştım. Abim gülerek kafasını salladı ve bana döndü.

"Naber kız?" dedi neşeyle. Atakan abim ne kadar babamsa Arel abim de bir o kadar annemdi karakter olarak. Bense... Bilemiyorum.

"İyidir abi senden naber?"

"İyi ben de bildiğin gibi, uğraşıyorum." derken kaşlarıyla az önce Begüm'ün gittiği tarafı işaret etti.

"İşin zor abi Allah kolaylık versin." dedim. Güldü.

"Sağol canım sağol. Baba olmak kolay değil." dedi.

"Vallaha hala olmak bile bu kadar zorsa..."

"Neyse. Nasılsın? Oralar nasıl?"

"İyiyim. Buralar da baya karışıktı ama hallettim."

"Ne oldu?" dedi kaşlarını çatarak. Elimi boşver dercesine salladım.

"Önemli şeyler değil." dedim. Tam bir şey söyleyecekken Begüm abime seslendi.

"Geliyorum! Ada ben bir bakayım abiciğim." dedi. Gülümsedi.

"Koş hadi bekletme. Öptüm." diyip öpücük attım.

"Ben de." dedikten sonra telefonu kapattım ve koltuğun üzerine attım.

Abimlerle konuştuktan sonra gidip soğuk bir duş almıştım. Ağustos'un ortasındaydık ve dışarıda akıl almaz bir sıcak vardı. Öğlen bir ara beynim eriyecek sanmıştım o kadar. Duştan çıktıktan sonra yatıp uyumuştum. Sabah çalan alarmla uyanıp karargaha gitmiş ve uzun zaman sonra timle içtima yapmak için onları beklemeye başlamıştım. Çok geçmeden hepsi gelmiş önümde esas duruşta dururken gururla onlara baktım.

GÖREVOnde histórias criam vida. Descubra agora