23. BÖLÜM

2.8K 225 34
                                    

"Ben hukuk 1. sınıf öğrencisiyken Aslan Meriç bana ulaştı. O zamanlar 19 yaşındaydım ve kafam karışıktı. Dışlanıyordum sürekli, hiç arkadaşım yoktu. Bir gün okul çıkışı Aslanla karşılaştık. Bana kendisine ait fikirleri olduğunu ve bunları geliştirmek içi zeki insanlar aradığını söyledi. Beni davet etti evine. Gitmek istemedim en başta ama sonra bir arkadaş gibi geldi. Bana planlarından bahsetti, kendinden çok emindi, fikirleri dikkat çekiciydi. Birkaç ay sonra biz sürekli olarak bu planlar üzerine konuşmaya ve buluşmaya başladık. Abisiyle tanıştım. Aslan çok zeki bir adam, bir insan nasıl manipüle edilir çok iyi biliyor. Allah kahretsin ki ben de o zamanlar çok gençtim ve inandım. Örgütün içine girip onlarla çalışmaya başladım." diyip derin bir nefe aldı Enes.

"Hukuk okumaya içinde vatan sevgisi olmadan mı karar verdin it?!" dedim sinirle. Kendime anlatacakları bitine kadar hakim olmaya çalışıyordum ama beni zorluyordu.

"Ben istemedim zaten! Ailem bana o mesleğin yakışacağını söyledi. Ben hiçbir zaman ülkesine aşık biri olmadım Ada!" dedi bağırarak. Boynumu sağa sola oynatarak kütlettim.

"Devam et."

"Ben mezun olduktan sonra beni sınavlara hazırladılar, ben onlar sayesinde savcılık sınavını kazanabildim. Abisiyle de sık sık görüşmeler yapmaya başlamıştık. Bana yeni bir devlet planından bahsedince başta saçma gelse de dediğim gibi manipüle edildim!" dedi ağlamaya başlayarak. Elimi masaya vurdum ve ayağa kalktım. Aybars ifadeyi yazmaya odaklandığı için bu ani hareketimle yerinden sıçramış ve tuttuğu kalemi düşürmüştü.

"Sonra?" dedim sakin tutmaya çalıştığım sesimle.

"Benim düşündüğümü gördüklerinde daha fazla üstüme geldiler. Beni ikna ettiler. Sürekli sizi kötülediler, Türk askerinin onlara yaptığı eziyetleri izlettiler bana! İzledim gördüm ben videolarla kanıtlı. Siz de onlara çok kötü davranmışsınız." dedi Enes burnunu çekerek. 35 yaşında değil de 5 yaşında gibiydi.

"O videoları ben de izledim Enes Kılıç. Ama oradakiler Türk askeri değil. Esir düşen Türk askerlerinin üniformalarını giyen piçler. Hepsi sizin gibi aptalları kandırmak için!" diye bağırdım ve derin bir nefes aldım. Enes ağlamaya devam ediyordu.

"Nerden bilebilirdim?! Manipüle-" derken çenesini tuttum ve suratını suratıma yaklaştırdım.

"Bak savcı! Yüzüme bak! Manipüle bahanesine sığınarak ceza indirimi alabileceğin birine mi benziyorum ben?! Doğru düzgün anlat!" dedim. Korkuyla kafasını sallayınca çenesini bıraktım.

"İki sene önce örgüt işleri çok yolundayken sen geldin. Aslan abisi öldükten sonra sana kafayı taktı! Delirdi. Hiç olmadığı bir adama dönüştü o böyle biri değildi sen bu hale getirdin! Sonra her yerde seni aramaya başladık. Sen de kendin çıktın geldin bize! Aslan seni bulunca da tepene çöktü. Her şey planlıydı. Bana beni koruyacağının sözünü vermişti ama sen daha ilk karşılaşmamızda beni mesleğimden ettin. Aslan daha da sinirlendi ve seni öldürmeden durmayacak."

"Her şey planlıydı derken?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Askerlerin dövdüğü savcı arkadaşım falan değildi. Ben kendim istedim o dosyaya bakmak. Aslan söylemişti. Senin her hareketinden haberi var! Son iki üç aydır senin yaptığın her şeyden haberi var. Nasıl oluyor yemin ederim bilmiyorum! Benimle irtibatı dün sabah kesti. Ulaşamıyordum ona." diyince duraksadım ve gülmeye başladım.

"Ne demek nasıl oluyor bilmiyorum?" dedim gözlerimi kısarak.

"Yemin ederim bilmiyorum Ada! Gerçekten bilmiyorum! Ben kimse ölsün istememiştim!"

GÖREVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin