28. BÖLÜM

2.4K 254 61
                                    

Buz gibi suyla kendime gelirken gözlerimi açtım. Karanlık. Koskoca bir karanlık ve gözlerimdeki yanmayla neyin içinde olduğumu sorguladım. Uyanır uyanmaz resfekle derin bir nefes almak istemiştim ki genzime kaçan suyla nefesim kesildi. Saçlarımda hissettiğim acıyla sudan çıkarken öksürmeye başladım. Öksürdükçe ağzımdan ve burnumda çıkan sular sonrası birkaç derin nefes almıştım. Başımı sallayıp kendime geliyordum ki soluklanamadan tekrar suyun içine girmemle nefesimi tuttum.

Ellerim bağlıydı, ayaklarım bağlıydı. Dizlerimin üzerinde boğulmaya çalışılıyordum. Henüz kendime gelip düşünmeye başlayamamışken vücuduma yetersiz gelmeye başlayan oksijenle omuzlarımı hareket ettirip kurtulmaya çalıştım. Son saniyelerde kendimi bırakmak üzereyken tekrar sudan çıkarıldım ve birkaç saniye nefes aldım ama çok uzun sürmemiş, tekrar suyla buluşmuştum.

Nerede ve kimin elinde olduğum hakkında hiçbir fikrim yokken son yaşananlar aklıma gelince yüreğimdeki yangın tekrar başladı. Beynim 'bütün suyu ciğerlerine çek ve bu acıyı bitir' diye bağırırken vücuduma hükmedemiyordum ve çırpınıyordum. Ciğerlerimdeki bütün nefesi bırakıp suyu içime çekmeye ve ciğerlerime dolacak olan suyla intihar etmeye hazırlanırken saçlarımdan çekilerek sudan çıkarıldım ve yere atıldım. Sol omzumun üzerine sert bir şekilde düşerken öyle şiddetli öksürüyordum ki bir an aort damarım yırtılır da kurtulurum sandım.

Öksürmeye devam ederken ağzıma kan tadı gelmeye başlamıştı. Gözlerimden istemsizce akan yaşlar da buna eklenince etrafı incelesem bile algılayamıyordum. Birkaç dakika sonra yavaş yavaş kendime gelirken bakışlarım görüş açıma giren çamurlu botları takip ederek yukarıya çıkınca karşımda gördüğüm kişiyle bütün kanım çekildi.

"Naber?" Aslan Meriç. Cevap vermedim. Odada kaç kişi var saymadım. Ellerimi çözmeye çalışmadım. Analiz yapmadım. Kendi yaralarımı tehşis etme çabasına girmedim. Bitsin istedim. Olan biten her şeyin sonuna geleyim de artık bu yaşadıklarım artık bitsin çok istedim.

"Şu haline bak Asena." dedi suratını buruşturarak. Gözlerimdeki yaşlara inat gülümsedim.

"Konuşmayacak mısın? Küs müyüz?" dedi ve bir dizinin üzerine çöküp yanıma eğildi. Ben sadece bakıyordum. Bomboş bakıyordum.

"Yoksa sevgilin öldü, pardon şehit oldu diye mi bu küslüğümüz?" dedi yumuşak bir sesle. Şu anda bu durumda olmasam ve karşımda Aslan Meriç olmasa onu samimi bulabilirdim. Boş bakışlarım değişmezken Aslan iç çekti.

"İyi adamdı. Hakkını yemek lazım, adı gibi yiğit bir delikanlıydı. Yakışıyordunuz da. Yine seni korumak için canından vazgeçti ama bak hakikaten seviyormuş seni. Sizin kavuşmanız da öbür tarafa kaldı." dedi. Manipüle etmeye çalışıyordu ve başarılı olmak üzereydi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ama nefesimin yarısı hıçkırığa dönüştü.

"Üzgünüm Ada. Gerçekten üzgünüm. Benim amacım seni almaktı ama o seni korumayı seçince sonu böyle oldu. Ben sevgi bilmez bir adam değilim, sizin aşkınızı görebiliyordum. Şimdi de seni çok iyi anlıyorum. İstemezdim böyle olmasını." dedi. Çok ağır duygusal baskı kuruyordu. Aklım bulanıyordu. Sağlıklı bir psikolojide olmadığım için şu an etkilenmeye başlıyordum. Sıkıntılı bir nefes verdiğini işittim. Gözlerim hala kapalıydı.

"Hastaneden haber geldi bir saat önce. Kalbine yemiş kurşunu be kızım. Yoksa öyle bir kurşunda devrilecek adam değildi. Başın sağ olsun Ada. Belki düşmanız ama insanım ben de. Senin içindeki yangını düşünebiliyorum. Artık güzel anılarınız kalır hatrında. Zor ama yapacak bir şey yok. Giden hep iyi hatırlanır." diyince gülmeye başladım. Hatta kahkaha atıyordum. Sinir boşalması yaşıyordum. Gülüşlerim tekrar ağlamaya dönüşürken gözlerimi açtım ve alt dudağımı sert bir şekilde ısırdım. Kendimi sıkmaya çalışıyordum.

GÖREVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin