YEDİNCİ BÖLÜM

3.2K 446 165
                                    

Evde tam anlamıyla bir telaş havası hâkimdi. Elinizi kolunuzu sallayarak hareket etmenizin imkânı yoktu, zira her köşeden elinde bir paketle birden bire beliriveren birileri ortaya çıkıyordu.

Ekip için gerekli hazırlıkların tamamlanması tahmin ettiğimden de kısa sürdü. Zaten yirmi altı kişinin - son anda Renal'in dizleri dibinde yalvaran Kaia ve Haileen'la birlikte bu sayı yirmi sekize çıkmıştı gerçi - beraberinde bir dünya yükle yolculuk yapması çok da hoşgörüyle karşılanabilecek bir şey değildi.

"Yeterince paramız var," diyen Renal özellikle kadınların girdiği çıldırmış anne profillerine bakıp sesini duyurabilmek için bağırdı. "Bir şeye ihtiyaçları olursa kolaylıkla satın alabilirler. Lütfen bayanlar, bu konuda artık bir şey yapmaya kalkışmayın.

Onlara yardım ettiğinizi düşünürken aslında ekibi zora sokuyorsunuz."

Nihayet kadınları ikna etmeyi başardığında, ekipten gidip bilet işini falan halletmesini rica etti.

"Buna gerek yok ki," derken Gaton cep telefonunu tutup salladı. "İnternet diye bir şey var, değil mi? Oradan bilet ayırtabiliriz."

"Doğru ama ben sizden çıkıp insan içine karışmanızı istiyorum. Zamanın ruhunu içinize çekin. Diğer insanları gözlemleyin. Buraya ayak uydurun."

Bence de çok iyi bir fikirdi bu. Hem ne yalan söyleyeyim, gidip hiç görmediğim yerleri keşfetme isteğiyle dolmuştum birden bire. Biraz tecrübe sahibi olmanın vakti gelmişti.

"İyi o zaman. Herkes hazırlansın ve on dakikaya kadar yola çıkalım. Öncelikle kasabanın merkezine, oradan da şehre geçiş yaparız."

Hemen fırlayıp kaldığım odaya doğru koştum. Hava sıcaktı, rahat edebileceğim bir tişört ve pantolonu giydikten sonra bahçeye yeniden gitmek için kapıya doğru hareketlendim ama daha ben kapı kolunu yeni tutmuşken bir kez çalındı ve hemen ardından açıldı.

"Özür dilerim," Deick kaçamak bir bakış attı. "Böyle odaya birden bodoslama girmiş gibi oldum fakat sana söylemek istediğim bir şey var Cyra."

"Ne oldu? Yoksa sana-"

"Hayır, telaşlanma. Kimse bana karşı kötü bir eylemde bulunmadı," gözlerime kısacık bir an baktı ve hemen başını öne eğdi. "Ben şey diyecektim..."

"Ne diyecektin?"

Konsantre olmaya çalışan yüzünün hareketlerini izlerken, ansızın başını kaldırdı.

"Ben de sizinle birlikte gelmek istiyorum."

"Yok artık!" Hemen arkasından odaya giren Jasen, Deick'e yukarıdan bir bakış attı. Herhangi bir tatsızlık yaşanmasın istediğimden, uyarı dolu, sahte bir öksürük nöbetine tutuldum ama o bana bakmıyordu. Gözlerini Deick'ten ayırmadan etrafından dolandı ve tam yanıma geldi. "Şaka yapıyorsun, değil mi?"

Deick uzun saçlarını omzundan geriye atarken kaşlarını çattı.

"Bak, beni istemediği biliyorum ama-"

"Bunun benim seni isteyip istemememle bir alakası yok. Oradakilerin hepsi senin tanıdığın kişiler. Belki de birçoğuyla aranızda bir yakınlık vardı. Şimdi onların karşısına geçeceksin ve-"

"Ne? Tekrar onların arasına katılacağımdan mı endişeleniyorsun?" diyen Deick vücuduna darbe almış gibi geriye doğru sendeledi. "Bunu yapmam. Neden yapayım ki? Öyle bir niyetim olsaydı, Raiden'ın yanından ayrılıp da size koşmazdım."

Raiden...

Bir kez daha ikizimin hayaleti tüm odada dolaştı. Ne yapacağımı bilmediğimden onlara sırtımı döndüm ve pencereye doğru yürüdüm.

KUSURSUZ #2- Eski DünyaWhere stories live. Discover now