YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM

2.2K 347 74
                                    

“Ah!”

Jasen’in sesini duyduğum anda gözlerim açıldı ve hızla başımı omzundan geri çektim. Bana bakan yüzünde tuhaf bir ifade vardı, boş boş onu seyrettiğimi görünce parmaklarımın altında kalan kolunu kıpırdattı.

“Tamam, seni anlıyorum güzel kız. Öfkelisin, başarısız olduğumuz için bunu telafi edecek şeyler yapmak istiyorsun fakat lütfen kolumu kırma isteğinden vazgeçer misin?”

Bakışlarımı gülen yüzünden çekip koluna yönelttiğimde, hakikaten de bütün gücümü üzerinde denediğimi fark ettim. Artık nasıl bir kuvvetle sıktıysam, parmaklarım teninde şerit gibi izler bırakmıştı.

Yanlışlıkla ateşe dokunan insan misali, elimi hemen geri çektim.

“Özür dilerim,” derken mahcubiyetle başımı eğdim. Bunun üzerine kıkırtısı kulağımın dibinde çınladı.

“Cyra, şaka yaptım güzelim. O incecik parmaklarınla bana nasıl zarar verebilirsin ki?”

Lâkin benim gülümsemesine karşılık vermediğimi gördüğünde, kıvrılıp kalan dudakları eski hâline döndü ve gözleri yüzümde gezindi.

“Bir şey oldu, değil mi?”

Artık her hareketimden neler olduğunu çıkarmayı başardığı için, şu anda da doğru bir tahminde bulunmuştu. Yaz sıcağında hissettiğim huzursuzluğun sebep olduğu soğukluk bütün bedenimi kuşatmıştı. Jasen hareketsiz kalan ellerimi avuçlarının içine alırken başını bana doğru eğdi.

“Yine birtakım şeylere mi şahit oldun güzel kız? Anlat lütfen, biz de bilelim.”

Duygusal yanım yine gördüklerimizi yalnızca kendimize saklamamızdan yana laflar ediyordu, zira öğrendikleri takdirde kesinlikle Breccan’ın dediği gibi bir şeyin olmasına izin vermezdi yanımdakiler.

Fakat mantıklı tarafım bu fikre katılmıyordu. Bu kez gizli işler çevirme taraflısı değildi. Raiden’ın beni neredeyse öldüreceği gerçeğini onlara söylemediğimde ve bunu sonradan öğrendiklerinde nasıl yıkıldıklarına tanık olmuştum. Şimdi de aynı şey olsun istemiyordum.

Yavaş yavaş etrafımıza toplanan ekibe bakarken kararımı vermiştim.

“Evet. Ben… Az önce trans hâline geçtim hiç beklemediğim bir şekilde ve bir görü vakası gerçekleşti.”

“Ne gördün bebeğim? Mutasyonlar mıydı? Yoksa yeni bir şeytanlığın mı peşindeler?”

Ağabeyim omzumun üzerinden başını uzatıp merakla vereceğim cevabı beklemeye başladı. Ben ise Deick’e odaklandım ve gözlerinin içine baktım.

“Breccan’ı gördüm,” derken onun oturduğu yerden doğrulmasını ve hemen önümde yere diz çökmesini izledim. Mutasyonun adı bile ikimizin de canını sıkmaya yetmişti, Deick’in kehribar rengi gözleri kısıldı ve devam etmem için başını salladı. “Nerede olduğunu bilmiyorum. Ancak az önceki görüm bir Postkognisyon ya da Prekognisyon değilse, bu kıtada bile olmayabilir.”

“O söylediğin şeyler de ne?”

Reta adındaki Rhilin Kaen’in arkasından bize doğru yaklaştı. Aslında şu an herkes etrafımızı bir çember gibi sarmıştı.

“Postkognisyon; geçmişte yaşanılan bir olayı algılamaya verilen isimdir. Benim de birkaç kez başıma gelmişti. Örneğin, ben Raiden’ın yanındayken, Rhilinlerden oluşan bir birliğin Andhoras’a keşif amaçlı geldiğini ve aralarından bazılarının öldüğünü bu şekilde öğrenmiştim. Sonrasında onlara cenaze töreni düzenlemiştiniz. Ben bu anlara tanık olduğumda, siz çoktan Tumma topraklarına gelmiştiniz bile. Yani ben bedenen olmadığım bir ortama gidip, önceden yaşanılan anlara şahit olmuştum.

KUSURSUZ #2- Eski DünyaWhere stories live. Discover now