0.5

8.7K 873 546
                                    

Doktor anne ve babaya sahip olmak demek, haftanın bazı günleri geceyi tek başına geçirmen demekti ve bu gecede, onlardan biriydi

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Doktor anne ve babaya sahip olmak demek, haftanın bazı günleri geceyi tek başına geçirmen demekti ve bu gecede, onlardan biriydi. Genellikle sadece annem ya da babam nöbete kalıp beni yalnız bırakmazlardı ama hastanenin çok yoğun olduğu günler, böyle istisna durumlar olabiliyordu. Eskiden böyle geceleri iple çeker ve Rosé ile küçük bir pijama partisi düzenlerdik. O günleri düşündüğümde yüzümde buruk bir gülümseme oluşmasına engel olamıyordum. Çünkü o zamanlar yaptığımız en tehlikeli(!) olay, eve gizlice birkaç bira sokmak ve sabaha kadar onları içip ailem dönmeden çöpleri yok etmekti. Eğlenceli, güzel günlerdi. O günlere geri dönmeyi, eski en yakın arkadaşım Rosé'yi tekrar kazanmayı her şeyden çok isterdim.

Bu geceyi yalnız geçirmemek için Jisoo ile buluşma planı yapmıştık ama aniden kendini gösteren şiddetli yağmur yüzünden planımız iptal olmuştu. Ben de öylesine açtığım bir komedi filmini izliyor, zaman öldürüyordum.

Kapının zili kulaklarımı doldurduğunda filmi durdurdum ve yerimden kalkarak kapıya yöneldim. Karşımda sırılsıklam bir halde, titreyen ve kıpkırmızı gözlerle bana bakan bir Rosé beklemiyordum.

"İ-içeri girebilir miyim?" Rosé kekeleyerek ve neredeyse fısıltı halinde çıkan sesiyle bana sorduğunda, ilk başta yaşadığım şaşkınlıktan dolayı tepki veremesemde, hafif bir baş sallamasıyla onu onayladım ve içeri girebilmesi için kenara çekildim.

Rosé, daha önce onlarca kez geldiği evde çekingen bir şekilde salona doğru ilerlediğinde bende onu takip ettim. Bakışlarında gördüğüm endişe ve korku, beni inanılmaz bir şekilde geriyor olsada o bu haldeyken ondan bir açıklama bekleyemezdim.

"Bekle," dedim merdivenlere yönelirken. "Sana kuru giysiler getireyim." Rosé onaylarcasına mırıldanırken, üst kattaki odama gitmeden önce ona son bir bakış attım. Titriyordu, ama bunun soğuktan olmadığına emindim ve içimdeki his, bana birazdan anlatacaklarının kesinlikle hoşuma gitmeyeceğini söylüyordu.

Rosé, elinde tuttuğu bir fincan kahve ve benim az önce onun için getirdiğim pijamalarımla koltukta öylece otururken ortama tamamen sessizlik hakimdi. Sürekli dudaklarını bir şeyler söylemek için aralıyor ama daha sonra vazgeçiyordu. Böyle davranması beni imkanı varmışcasına daha fazla gererken, sabrımın sonuna geliyordum.

"Rosé," dedim yutkunmasına sebep olacak bir sertlikle. "Neler olduğunu anlatacak mısın?" Birkaç saniye yüzüme boş boş baktıktan sonra, usulca başını salladı.

"Lisa," dedi titreyen sesiyle. "Vante bizden para istedi. Bugüne kadar ona olan ne kadar borcumuz varsa, hepsini istedi." Ve işte, yine bu isim sorunların baş konuğuydu.

"Borç," dedim bakışlarım Rosé'nin zayıf yüzünde gezinirken. "Ne kadar?" Dudaklarından ufak bir gülüş döküldü. "Bütün ömrümüz boyunca çalışsak dahi, yarısını bile elde edemeyeceğimiz kadar."

Kaşlarım çatılırken sıkıntıyla bir iç çektim. Vante, tam anlamıyla bir kasvetti. İnsanların hayatlarına, ruhlarına ince ince işleyen bir kasvetti ve onu durdurabilecek hiçbir şey yoktu.

"Bize bir teklif sundu." Rosé gözlerini benden kaçırdığında, sözlerinin devamını dinlemeye cesaretim yoktu çünkü Rosé'nin garip tavırları ve içimdeki ses, işlerin benim açımdan iyi olmadığını söylüyor gibiydi.

"Vante, seni istiyor." Kalbimi sanki birileri avucunun içine almıştı ve nefessiz kalmam için acımadan onu sıkıyordu. Bir aptal gibi bomboş gözlerle Rosé'nin suratına bakmaya devam ettiğimde, söyleyecek birkaç kelime aradım ama beynim işlevini yitirmiş gibiydi. Şaşkın, kırgın ve kızgındım. Nasıl bir tepki vereceğimi bile bilmiyordum.

"Lisa ona yalvardım," dedi Rosé artık gözyaşlarını tutma gereği duymadan. "Ama onun nasıl biri olduğunu sende gördün, beni asla dinlemedi." Dudaklarımdan histerik bir gülüş dökülürken, titreyen parmaklarımı saçlarımdan geçirdim ve gök gürültüsünü bile bastıracak yüksek bir sesle ona bağırdım.

"Neyim ben Rosé, fahişe mi?" Ayağa kalkıp salonda ileri geri yürümeye başladığımda sakinleşmeye çalışıyordum ama bu tabikide imkansızdı.

"Tanrım, tabiki öyle değil Lisa." Rosé öfkemden dolayı irkilirken mırıldandı. "İstediği şey," dedi sert bakışlarımı tekrar onun yüzüne çevirdiğimde. "Sadece seninle sohbet etmekmiş." Şaşkınlıktan olduğum yerde dikilip Rosé'ye bakmaya devam ettiğimde, bozulan sinirlerim yüzünden kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Bu adam benden ne istiyordu? "1 saat," dedi Rosé yutkunurken. "Her gün sadece 1 saatini onunla geçirmeni istiyormuş."

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun Rosé?" Koltuğa tekrar oturup titreyen vücudumu kontrol altına almaya çalışırken, sinirle sordum. "Hayır." dedi fısıltıyla gözlerinden akan yaşları silerken.

"Senin için çok uğraştım Rosé," dedim hayalkırıklığıyla ona bakarken. "Sana her yardım etmeye çalıştığımda beni ittin. Artık benden en ufak bir şey isteme hakkına sahip değilsin."

Rosé usulca başını sallarken ayağa kalktı. "Biliyorum, buraya sadece olanları sana anlatmak ve üzgün olduğumu söylemek için geldim. Bu olaylara benim yüzümden bulaştın ve ben ne diyeceğimi bilemiyorum."

Tek kelime etmeden Rosé'nin kapıya doğru gidişini izledim. "Özür dilerim Lili," dedi Rosé kapıdan çıkmadan son kez bana baktığında. "Seni çok seviyorum, lütfen bunu unutma."

Vedalaşıyor gibi konuşması kalbimin ağrımasına sebep olurken, hiçbir şey yapamadım. Saatlerce, ay ışığının vurduğu loş salonda oturup düşündüm ama hiçbir mantıklı açıklama bulamadım.

Vante, benden ne istiyordu? Tam anlamıyla bir girdaptaydım ve yapacak hiçbir şeyim yoktu. O adam bir anda hayatıma girmişti ve belli ki, çıkmak gibi bir niyeti de yoktu.

Bölümün kısa olduğunun farkındayım ama bunu bir geçiş bölümü olarak düşünün

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Bölümün kısa olduğunun farkındayım ama bunu bir geçiş bölümü olarak düşünün. Asıl olaylar, bu bölümden sonra başlayacak.

Sınır;
Vote, +85
Yorum, +30

allure of darknessDove le storie prendono vita. Scoprilo ora