0.8

8.7K 863 397
                                    

Dejavu yaşıyor gibi hissediyordum

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

Dejavu yaşıyor gibi hissediyordum. Yine aynı kapının önündeydim, yine bir saatimi bu odanın içerisinde geçirecektim ve yine, kapıyı açınca nasıl bir manzarayla karşılacağımı bilmiyordum.

Bu sefer, midemi bulandıracak ve utandıracak olaylara şahit olmamak adına kapıyı tıklattım. Birkaç saniye sonra Taehyung'ın onaylayan mırıltılarını işittiğimde kapıyı yavaşça açıp içeri girdim. Odada, daha önce burada gördüğümü hatırlamadığım biri daha vardı. Benimle yaşıt ya da benden birkaç yaş küçük biri olduğunu tahmin edebiliyordum. Bakışları beni bulduğunda, başıyla selam verdi ve tekrar Taehyung'a döndü.

"Akşam eve gel," dedi biraz önce benim girdiğim kapıdan çıkıp gitmeden. "Lütfen abi." Taehyung ona cevap vermeden bana döndüğünde, ilk defa yüzünde beni sinir eden sırıtışı yoktu. Aksine, oldukça ciddi bir ifadeye sahipti ve bu beni korkutmuyor değildi.

"O çocuk," dedim Taehyung'a doğru birkaç adım atarken. "Kardeşin miydi?" Birkaç saniye boş gözlerle bana baktı ama cevap vermedi. Sessizliğini bir onay olarak kabul ederken, gergin bir şekilde masasının karşısındaki sandalyeye oturdum.

"Sen," dedim yutkunurken. "İyi misin?" Taehyung sorumla afallarken, anlamını çözemediğim bir ifadeyle beni izledi. "Gerçekten umrunda mı?" Neden böyle davrandığını anlayamıyor, ona karşı bir hata yapmışım gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum.

"Hayır, umrumda değil. Sadece..." dedim gözlerimi onunkilerden kaçırırken. "Öylesine sordum."

Taehyung histerik bir şekilde güldüğünde tekrar ona baktım. Ya hayal görüyordum ya da gözlerinde gerçekten üzgün, kırgın bir ifade vardı. "Biliyorum," dedi elinde tuttuğu içkisinden bir yudum alırken. "Benim gibi birinin iyi olup olmadığı zaten kimin umrundaki?" Şaşkınlıkla ona baktığımda, göz altlarının eskisinden daha koyu olduğunu fark ettim. Dün gördüğüm Taehyung ile bugünki arasında çok büyük farklar vardı. Bugün, oldukça farklı görünüyordu. Onun bir kalbi olduğundan bile şüpheliydim ama şu an gerçekten üzgün gibiydi.

"Pekala," dedim önündeki içki dolu bardağı alırken. "Bu kadar yeter, sanırım fazla içtin." Bardağı elimden sertçe çekip geri aldığında, tek bir dikişte bitirdi. "Fazla mı? Daha başlamadım bile."

Sinirle gözlerimi devirdiğimde kendine bir bardak daha viski doldurdu. "Depresyona girmiş ergenler gibi davranmayı keser misin lütfen?" Sözlerim onu güldürdüğünde, benim için de bir bardak içki koydu. "Bana eşlik et."

"Alınma ama," dedim bardağa şüpheyle bakarken. "Bunun içinde ne olduğunu bilmiyorum." Bir kez daha güldüğünde, boş bakışları yine yüzümde gezinmeye başladı. "Bana hiç güvenmiyorsun, değil mi?"

Alayla güldüm. "Tabiki güvenmiyorum, Vante." Yerinden kalkıp bana doğru yürümeye başladığında, istemsizce arkama daha fazla yaslandım. Oturduğum sandalyeyi hızlıca kendine çevirdiğinde, diz çöktü ve yüzlerimizin aynı hizaya gelmesini sağladı.

allure of darknessKde žijí příběhy. Začni objevovat