0.6

8.7K 884 387
                                    

Korkuyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Korkuyordum. Gerçekten, daha önce hiç korkmadığım kadar korkuyordum ama yine de gidiyordum işte. Pişman olacaktım, bunu biliyordum ama eğer Rosé için bir şeyler yapmazsam, hayatım boyunca yaşadığım vicdan azabı peşime bırakmayacaktı. Rosé, tam iki haftadır ortalıklarda yoktu. Benimle konuştuktan sonra eve gidip, annesiyle bir daha dönmeyeceğine dair kısa bir konuşma yapmış ve yanına birkaç eşya alarak gitmişti. Bayan Park ağlayarak beni aradığında, yapabildiğim tek şey onu telkin etmek oldu. Ona gerçekleri söyleyemezdim, Vante'den bahsedip daha fazla endişelenmesine sebep olamazdım.

Koca iki haftadır, onu defalarca aramıştık. Namjoon, Rosé'nin gitmiş olabileceği her yere bakmış ama onu bulamamıştı. Bayan Park polise haber vermişti ama oradan da bir sonuç çıkmamıştı çünkü onlar için Rosé bir kayıp değildi, evden kendi isteğiyle ayrılmıştı ve reşit biri olduğu için de, yapacak hiçbir şeyleri yoktu.

Rosé'yi bulabilmek için her yolu denemiştik, tek bir şey dışında. Vante'nin teklifini kabul etmek. Jisoo ve Namjoon bu fikre kesinlikle karşı çıkmış, gitmemi engellemişlerdi ama artık başka bir seçenek yoktu önümde. Onlara haber vermemiştim, çünkü biliyordum ki bana bir kez daha engel olurlardı ve ben bunu istemiyordum. Vante'nin yanına gitmeli, onunla konuşmalıydım.

Mekana geldiğimde kapıdaki adamlar yine aynıydı ve yine beni soru dahi sormadan içeri aldılar. Yine aynı dar, karanlık hol ruhumu daraltırken merdivenlere yöneldim ve ilk gün geldiğim kapının, Vante'nin odasının önünde dikilmeye başladım. Bayılacakmış gibi hissediyordum. Odaya girdikten sonra, sağ çıkabilir miyim onu bile bilmiyordum. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken, kapı kolunu yavaşça çevirdim ve içeri girdim. Karşımdaki masa boştu, Vante'nin odada olmadığını düşünüp odadan tekrar çıkacağım sırada, onun derin sesi kulaklarımı doldurdu.

"Lalisa?" Kapının ardında, ilk girdiğinde gözükmeyen bir koltuktaydı ve elinde bir kitap vardı. Korkudan ölüyor olmasam, şu an kahkaha atabilirdim. Vante ve kitap? Çok alakasız bir ikiliydi benim gözümde.

"Bu kadar geç kalman beni şaşırttı. Arkadaşını kurtarmak için ilk günden buraya koşacağını düşünmüştüm." Kapıyı kapatıp onun yanına doğru ilerledim ve aramızda hatrı sayılır bir mesafe bıraktım. "Sonuç olarak, buradayım." Elindeki kitabı yanındaki sehpanın üstüne bıraktığında bakışları yüzümde geziniyordu.

"Benden," dedim korkumu gizlemeye çalışırken ama ne kadar başarılı olduğum tartışılırdı. "Ne istiyorsun?" Dudaklarına geniş bir gülümseme yerleşirken ayağa kalktı ve bana doğru birkaç adım attı. "Senden ne istediğimi arkadaşına söylemiştim, anlatmadı mı?"

"Evet, o saçmalıklardan bahsetti," dedim gözlerimi devirirken. "Ben sana gerçekten ne istediğini soruyorum." Vante, gözlerini gözlerime diktiğinde yutkundum. Bakışları çok derindi ve ürpermeme sebep oluyordu.

"Yalan söylemiyorum, Lalisa." Elinde tuttuğunu bile daha yeni farkettiğim sigarasından bir nefes çekti. "İstediğim tek şey, seninle sohbet etmek."

allure of darknessWhere stories live. Discover now