Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Son zamanlarda çok fazla kabus görüyorum ve hepsinin başrolünde tek bir kişi var, Vante.
Günlerdir sürekli düşünüyor, mantıklı bir açıklama bulmaya çalışıyorum ama olmuyor. Rosé'nin anlattıkları bir an olsun aklımdan çıkmıyor ve ben delirecekmiş gibi hissediyorum. Aynı zamanda kabullenmekte istemiyorum. Bir yanım, hala onun iyi biri olduğu ihtimaline sıkı sıkı tutunuyor.
Bazı insanları tanımak basittir. Sadece onların hareketlerine ve konuşma tarzına bakarsın ve nasıl biri olduğunu kolaylıkla anlayabilirsin ama Kim Taehyung, o insanlardan biri değil. O, kapalı bir kutu gibi ve o kutu, sadece o istediği zaman açılıyor. Onun hakkında kesin bir yargıya varamamış olmamın sebebi de bu aslında. Çünkü ne zaman onun hakkında iyi ya da kötü bir kanıya varsam, her zaman beni şaşırtıyor ve aslında benim düşündüğüm gibi biri olmadığını gösteriyor. Ya da o kadar iyi bir oyuncu ki, ben her seferinde bir aptal gibi ona hemen inanıyorum.
Vante, benimle alay edercesine Rosé'nin döndüğünü çoktan bildiğini söylemişti. Abartmıyordum, o gerçekten her yerdeydi. Atacağımız adımı bile bizden önce biliyor gibiydi. Bu gerçekten ürperticiydi ve akıllarda tek bir sorunun oluşmasına sebep olmuştu: Vante, onun hakkında araştırma yaptığımızı da öğrenmiş midir?
Namjoon, Jisoo, Rosé ve ben artık gizli(!) toplantılarımızı yaptığımız yerde, yani Jisoo'nun küçük apartman dairesindeyken düşündüğümüz tek şey buydu. Vante arkasından çevirdiğimiz işleri biliyor muydu? Ve eğer biliyorsa, tepkisi nasıl olacaktı?
"Aklımda bir fikir var," dedi Jisoo göz ucuyla bana bakarken. "Ama ne kadar mantıklı, tartışılır." Meraklı gözlerle Jisoo'ya bakmaya başladığımızda, sessiz kalarak konuşmasına devam etmesini bekledik.
"Lisa, onun evine gitmeli." Üçümüzünde gözleri, Jisoo'nun söyledikleri yüzünden aynı anda irileşti. "Mantıklı düşünün. Ona karşı kullanabileceğimiz bir koz arıyoruz ama en önemli yere, yani onun evine hiç bakmıyoruz."
"Hayatta olmaz," dedi Namjoon başını sağa sola sallarken. "Lisa zaten onunla her gün vakit geçirmek zorunda kalıyor, bir de göz göre göre Lisa'yı o manyağın evine gönderemem."
Jisoo imalı bir ifadeyle bana bakarken, diğerlerinin de bunu farketmemiş olmasını umdum. "Vante'nin Lisa'ya zarar vereceğini sanmıyorum."
"Bilemiyorum," dedi Rosé sıkıntıyla bir iç çektiğinde. "Lisa'nın bu riski almasını istemiyorum."
"Evet, bu kesinlikle saçma—"
"Tamam, yaparım." Kelimeler dudaklarımdan bir anda döküldüğünde, şimdiden kalbimin etrafını sarmış olan heyecan görmezden gelemeyeceğim kadar fazlaydı. Bakışlarımı Jisoo'ya çevirdiğimde, şaşırmış veya garipsemiş görünmüyordu. Bu fikri ortaya koyduğu andan beri, zaten kabul edeceğimi biliyor gibiydi.
Tereddüt dahi etmeden onun evine gitmeyi kabul etmiş, bu riski göze almıştım çünkü cevaplara ihtiyacım vardı. Belki yaptığım bencillikti, belki de ihanet ama o an Rosé umrumda olmamıştı. Onlar Taehyung'a karşı bir koz arayacağımı düşünüyorlardı ama benim düşündüğüm tek şey, Taehyung'ın bütün o öğrendiklerimi yapmadığına dair ufak bir kanıttı.
