1.0

9.2K 889 599
                                    

Kim Taehyung, kafamı karıştırmaya devam ediyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kim Taehyung, kafamı karıştırmaya devam ediyordu. Hala benimle derdinin ne olduğunu anlayamıyordum. Benimle sadece vaktini geçirmek için mi görüşüyordu? Sanmıyordum. Normal şartlarda, benimle flörtleştiğini düşünebilirdim ama ne şartlar normaldi, ne de biz. Taehyung bir kalbe sahip değildi. O, birini sevebilecek bir insan da değildi.

Hava bugün güzeldi, hafif bir esinti vardı ama üşütmüyordu. Dersten çıkmıştım ve kafeteryanın bahçesinde ders çalışmaya çalışıyordum. Çalışıyordum diyorum çünkü, son zamanlarda olanlar yüzünden doğru dürüst derslere gelmemiştim ve konulardan oldukça uzaktım. Hiçbir şey anlayamıyor, sadece boş bakışlarımla sınıf arkadaşlarımdan aldığım notları inceliyordum.

"Prenses?" Gelen sesle başımı kaldırdığımda, tanıdık bir yüzle karşılaştım. Rosé'nin yeni arkadaşlarından(!) biriydi. Vante'nin mekanında onu görmüştüm. "Sen?" Dudaklarına ufak bir gülümseme yerleştirdi. "Jungkook," dedi izin dahi istemeden karşımdaki boş sandalyeye otururken. "Jeon Jungkook."

Aramızda geçen kısa süreli anlamsız bir bakışmadan sonra, masanın üstündeki ders notlarımı eline aldı. "Burada ne yapıyorsun?" Ona alayla bakarken mırıldandım. "Elinde tuttuğun ders notlarına bak, Sherlock ve hadi şimdi parçaları birleştir."

Alaylı konuşmalarıma gülümserken, cebindeki sigara paketinden bir dal çıkarıp çakmağıyla yaktı. "Bu sıralar Vante'nin mekanına çok geliyorsun," dedi dumanı dudaklarının arasından bırakırken. "Sebep?"

Kollarımı masaya yaslayıp ona yaklaşırken, meydan okurcasına baktım. "Bu seni ilgilendirmez. İlk önce, sen bana Rosé'nin nerede olduğunu söyle." Dudakları kıvrılırken sigarasındaki külü umursamazca yere döktü. "O iyi," dedi bakışları bahçede gezinirken. "Jimin ile birlikte ve güvende."

Derin bir nefesi içime çekerken, onun iyi olduğunu öğrenmek biraz da olsa rahatlamamı sağladı ama hala yeterli değildi. "Vante'nin teklifini kabul ettim, artık geri dönebilir." Jungkook'un onun adını duyduğu an kaşları çatılmış, ifadesi sertleşmişti.

"Bunu neden kabul ettin? Rosé kendini düşündüğü için mi gitti sanıyorsun? O senin daha fazla bu olaylara karışmanı istemediği için gitti." Jungkook sinirle elindeki sigarasını yere fırlatırken konuştum. "Artık yapacak bir şey yok," dedim gözlerinin içine bakarken. "Çoktan teklifini kabul ettim. Geri gelmeli, en azından annesi için."

Eşyalarımı toplayıp ayağa kalkarken sinirle mırıldandım. "Haberiniz var mı bilmiyorum ama, son günlerde Rosé'nin annesini ayaktan tutan tek şey, sakinleştirici ilaçlar." Sözlerim Jungkook'un ifadesinin anında yumuşamasına sebep olurken, kot ceketimi üstüme geçirip, çantamı ve kitaplarımı alarak bir cevap vermesini beklemeden yanından ayrıldım.

Hızlı adımlarla bana yetiştiğinde, onu görmezden gelmeye devam ettim. "Hey, nereye gidiyorsun?" Gözlerimi devirmemek için üstün bir çaba harcarken konuştum. "Vante'nin yanına." Kısa bir süre sessizce yanımda yürümeye devam ettiğinde, ona yandan bir bakış attım. "Peki sen neden hala buradasın?"

allure of darknessWhere stories live. Discover now