BoD-1

814K 11.6K 1.6K
                                    


Benimle Ol Diye

Gözlerimi üşenerek açarken yine saatin alarmından önce kalktığımın farkındaydım. Hayır okula gitmek için içimde bir heves olduğundan saatin alarmını beklemeden uyanmıyordum. Okul dediğimde beni sabah erken kaldıracak kadar önemli en ufak bir şey bile gelmiyordu aklıma. Sınav dönemi biraz midem ağrırdı sadece. Onda da gitmek istemezdim zaten. İki yıldır gittiğim okulda hiçbir olayım yoktu. Bunu ister miydim? Sanırım hayır. Sessiz ve görünmez olmayı ben seçmiştim.

Ortaokulda, ergenliğimin zirve yaptığı o yıllarda biraz fazla şeye bulaşmıştım. Neyse ki o günlere ait fazla fotoğrafım yoktu ve kendimi daha fazla görüp utanmıyordum. Liseye başlarken bir karar almıştım. Sakin ve görünmez kız olacaktım. Öyle de olmuştu. Sınıfta birkaç arkadaşım dışında kimseyle doğru düzgün muhabbetim yoktu.

Biriyle olmasını çok istesem de olmuyordu işte. Lisede öğrendiğim bir şey. Biriyle ilk zamanlar konuşmuyorsan sonradan konuşman benim gibi biraz çekingenseniz fazla zor. Çok fazla zor.

Evet! Belki de bilinçaltım bir gün daha onu göreceğim diye beni erkenden uyandırıyordu. Saatin alarmını beklemeden kalkmamın sebebi belki de o idi. Ortaokul yıllarımda büründüğüm asi ruhumun yansımasıyla lisede karşılaşınca duvara çarpmış gibi hissetmiştim.

O kadar zaman onu aramıştım ve bulamayıp yalnız kalmıştım. Sonra o başıma dert açan asi ruhu bir kenara bıraktığımda karşıma çıkmıştı. Bir kenarda bıraktığım ergen kişiliğimin yeniden bana geri dönmemesi için ondan hep uzak kalmıştım. Hala da öyleydim maalesef.

Alarm çalmaya başlayınca yataktan doğrularak alarmı kapattım. Sürünerek yataktan kalktıktan sonra lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Aynadaki yansımama bakmadan tekrar odaya geri döndüm.

Yeni saçlarıma alışmam o kadar uzun zaman almamıştı. Halam İngiltere'den dönüp hayatıma ani giriş yaptığında ilk olarak saçlarıma müdahale etmişti. Belime kadar uzattığım uçlarını pembe boyattığım saçlarımı omuzlarıma kadar kestirmişti neredeyse. İkinci olarak piercinglerime el koymuştu. Gamzemdekini fark etmemesi muhtemel değildi tabi ilk o gitmişti. Birkaç gün dilimdekini saklamıştım ama sonunda onu da fark etmişti. İlk çıktıklarında kendimi çıplak gibi hissetmiştim. Uzunca bir süre hiç çıkarmamıştım ki onları.

Bu değişikliklere nasıl hiç sesimi çıkarmadığıma gelirsek iki kelime "YATILI OKUL" her şeyi açıklar. Şunu altı kelime yapalım. "halamın cadı arkadaşının yönettiği yatılı okul"

O kadını bir kere gören herkes ne demek istediğimi anlar. Onun yönetici olduğunu okula gitmektense halamın üzerimdeki müdahalelerine ses çıkarmam daha iyi. O okulda üç ay yaz tatilimi geçirdiğim o kabus günler bana iyi ders olmuştu açıkçası.

Üç ayın sonunda üç gün resmen ağlayıp sızlamıştım. Yemek bile doğru düzgün yememiştim. Halam sonunda bana acıyıp bir şans vermişti. Tüm hayatım değişecek. Uslu, olaylara bulaşmayan, dikkat çekmeden okula gidip gelen ve notları iyi olan öğrenci modeli. İşte yeni ben tam anlamıyla buydum.

Okula ait sevdiğim şeylerden biri. İğrenç okul formaları arasında en iyisiydi neredeyse. Siyah şort etek ve siyah lacoste. Bazıları beyaz falanda giyiyordu ama siyah bana daha çok yakışıyordu.

Aras'a yakıştığı kadar yakışmasa da siyah bana da yakışıyordu. Aras... Liseyi hem güzelleştiren hem de zorlaştıran Aras.

"Alina! Kahvaltı hazır."

Aşağı kattan gelen sesle paltomu ve çantamı alıp üşengeç hareketlerle odamdan çıktım.

Mutfaktaki muhteşem görünümlü kahvaltı masasına oturmadan poğaçalardan bir tane alarak "Ben gidiyorum," dedim.

Benimle Ol DiyeWhere stories live. Discover now