BoD-23

131K 5.6K 209
                                    


Evlerinin bahçesi oldukça büyüktü. Karanlık olduğu için çok dikkat edemesem de bahçe dizaynı gayet güzeldi. Hiçbir şey dağınık değildi. Her şey yerli yerindeydi. Işıklandırmalar oldukça loş bir ortam yaratmıştı. Giray daha zili çalmadan kapı açılmıştı.

"Hoş geldiniz," dedi kapıyı açan kız. "Hoş bulduk," dedim sessizce. Giray'ın yönlendirmesiyle uzun koridoru olan evde karşımıza çıkan ikinci kapıdan içeri girdik.

Salon oldukça genişti. Pudra tonlarda dizayn edişmiş odada daha çok sarı renk vardı. Tabii o da pudramsıydı. Renk analizlerimde oldukça beceriksiz olsam da kendimi muzlu pastanın içinde gibi hissediyordum. Geniş padişah koltuklara benzeyen tekli koltukta oturan kumral ince yapılı kadından önce Güral Bey dikkatimi çekmişti. Beni görünce hemen gülümseyerek ayağa kalkmış ve yanıma gelip elini uzatmıştı.

"Hoş geldin Alina," dedi yanağıma doğru uzanırken. "Hoş buldum."

"Ne kadar güzel olmuşsun," dedi elimi bırakırken.

"Teşekkür ederim."

Gülümsemeyi unutmadım diye kendimi tebrik ettim. Güral Bey ya da Güral abi, evet içimden ona Güral abi diyebilirdim sanırım, önümden çekilince artık ayağa kalkmış beni bekleyen orta yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim güzel kadına kaçamak bakışlar atınca Giray elini belime yerleştirerek ona doğru gitmem için kibarca zorladı beni. Giray'ın eli belimde olmasa belki kaçıp gidebilirdim buradan. Kadın her ne kadar güzel olsa da gülümseyen suratının altında beni tedirgin eden bir anne otoritesi vardı. Bunu hissediyordum. Uzun zamandır hissetmediğim bu gücü tanımam zor olmamıştı.

"Annem. Gülşen. Anne, kız arkadaşım Alina."

"Memnun oldum efendim," dedim elimi uzatırken. Gülşen Hanım yüzüne bir gülümseme yerleştirerek uzattığım elimi sıktı.

"Ben de memnun oldum Alina. Otur lütfen."

Hanım hanımcık giyindiğim için kendimi tebrik ettim çünkü Gülşen Hanım'ın elbisesiyle yarışacak bir elbisem vardı. O kadar zarifti ki onun karşısına kot ve gömlekle çıkmak hakaret gibi gelebilirdi.

Padişah koltuklarından birine, Giray'ın yanına otururken Güral abi de karşımıza geçmişti. Evin içinde gözlerimi gezdirirken ne kadar düzenli ve yerli yerinde olduğunu fark etmemen imkansızdı. Evet bizim evde düzenliydi ama burada her şey simetrikti. Her şeyin bir çizgisi vardı sanki. Bu bir baskı yaratmıyor değildi üzerimde ama buna rağmen kendimi hala muzlu pastanın içindeymiş gibi hissediyordum.

"Nasılsın Alina?"

Gülşen Hanım'ın sorusuyla ondan kaçan bakışlarımı evin içinde dolandırmaktan vazgeçip yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. "Teşekkür ederim. İyiyim ya siz?"

"Ben de iyiyim teşekkür ederim. Aynı sınıfta mısınız Giray ile?"

İyi benden fazla bahsetmemişti demek ki. Sadece adım geçmiştir büyük ihtimalle. Her kızı eve getiriyorsa annesi bu duruma kızıyordur belki ve sinirini benden çıkarabilirdi. Kafamda olağandışı senaryolar kurup gerginliğimi arttırmayı bir kenara ittim. "Hayır. Ben eşit ağırlık okuyorum."

"Fen neden seçmedin?"

Sanki fen bölümü seçmek ayrıcalıkmış gibi sormuyorlar mıydı bu soruyu sinir oluyordum. Bana kalsa ben sözel seçecektim halbuki.

"Halam da çok ısrar etti seçmem için ama ben sözel istiyordum. İlgi alanım o bölüme daha fazla. Orta yolu bulduk sanırım eşit ağırlık seçerek," dedim ellerimi önümde birleştirirken. Giray arkasına yaslanmış keyfine bakarken ben dik bir şekilde arkama yaslanmadan oturuyordum.

Benimle Ol DiyeWhere stories live. Discover now