BoD-Final

189K 7.5K 1.3K
                                    

GİRAY

Güneş tepemden cılızca dikilirken kollarımı açıp banka yasladım. Sabah sabah antrenman yapmak biraz yorucu olmuştu ama bunu özlemiştim. Alışmıştım da bir süredir zaten. Bunu etkileyecek bir etken de yoktu.

"Yorucu muydu?" dedi bizim çocuklardan Anıl gelip yanıma oturarak. O ayakkabılarının bağcıklarını bağlarken "Biraz," dedim.

"Dersler ne olacak?"

"Hallederim. Şu kimyayı anlatırsın sadece."

"Olur. Zaten çok zor değil. Bu Okan'ın yanındaki kız ne iş?" Kafasıyla gösterdiği yöne baktığımda "Bilmem," dedim umursamazca.

"O gün Alina'nın yanında görmüştüm bu kızı. Arkadaşı herhalde."

"Ben ilgilendirmez. Kızın kendi saflığı."

Kendi başımdaki kız yetmiyor bir de arkadaşıyla uğraşamazdım. Okan'ın Alina'ya benim iddiam dışında bir şey yaptıracağını sanıyordum. Hatta o gün aklımdan Okan da geçmişti ama o değildi. Okan'ı iyi tanırdım. Bir halt yediğinde ne hale geldiğini de iyi bilirdim. Zaten bir şeyler anlamıştı. Kavgadan sonrada uslu durmuştu. Belki egosundan biraz uzaklaşmıştı.

"Doğru."

Bir haftadır doğru düzgün konuştuğum tek kişiydi Anıl. Annemlerle bile konuşmuyordum. Konunun dönüp dolaşıp ona geleceğini bildiğimden kaçtığımı da anlıyordu annem.

Onun hakkında sadece Anıl konuşmaya cesaret edebiliyordu. O da böyle direkt onunla ilgili olmayan konularda. Arkadaşları konusunda. O kavga ettiğimiz daha doğrusu dövdüğümüz tayfa her zamankinden daha sessiz ve sakindi. O çocuk yoktu. Anıl okuldan ayrıldığından bahsetmişti.

"Aaa Alina!"

Anıl'ın sesiyle kafamı okulun giriş kapısına doğru çevirdim. Alina en güzel hallerinden birine bürünmüş etrafa bakınarak yürüyordu. Sabah okula gelmeyince bugün de kaçacağını sanmıştım ama sonunda gelmişti. Bakışları beni bulunca etrafa bir daha bakınmadan bana doğru yürümeye başladı.

"Ben gideyim."

"Kal," dedim Anıl'a. Sonra ayağa kalkıp iki adım attım ve bekledim. Ellerimi ceplerime soktuğum da karşıma gelip durmuştu. Her zamankinden daha güzeldi sanki bugün. Bakışları daha güçlü, derindi. Saçlarını dümdüz yapmıştı.

Okuldaki herkesin bize baktığına emindim. Öğle molasındaydık ve çoğu kişi yemeğini yemiş bahçede güneşin tadını çıkarıyordu.

"Merhaba," dedi. Hiçbir şey yokmuş gibi. Her zamanki günlük bir karşılaşma gibi.

Bir şey demeden bekledim.

"Saçların böyle güzel olmuş," dedi saçlarıma bakıp. Sadece biraz kalkıktı işte. Bunları söylemek için mi diye düşünmeye başladığımda bana doğru iyice yaklaşınca bekledim. Elini boynumdan enseme doğru narince kaydırırken parmak uçlarında yükselip yüzünü yüzüme yaklaştırmıştı.

"Özür dilerim," dedi sessizce. Hala bir şey söylemeden onu izliyordum. Sesi biraz kısılmıştı ve eli titriyordu sanki ama yine de karşımda dik duruyordu.

"Ve her şey için teşekkür ederim," dedikten sonra dudağımın üstüne bir öpücük bıraktı. Uzun değildi ama herkesin göreceği kadar bekleyip sonra çekilmişti.

Yanağımda bir sıcaklık hissettiğimde dudaklarını dudağımın üstünde hareket ettirerek "Haklıymışsın," dedi. Elini ensemden ayırıp bana arkasını dönmeden önce ağladığını görmüştüm. Benim için ağlamıştı. Ona söylediğim gibi. Bunu söylerken onu ağlatmak istediğimden söylememiştim ama ağlamıştı. Okuldan çıkışını izledim olduğum yerde. Bunu yapmak için gelmişti. İddiayı bitirmek için. Herkesin gözü önünde.

Benimle Ol DiyeWhere stories live. Discover now