BoD-24

157K 5.9K 350
                                    


Servisten iner inmez kendimi arka bahçeye attım. Tek derdim biraz yalnız kalmak ve kafamı toplamaktı. Dün gece bunu fazla yapamamıştım. Giray'ın annesi, Giray'ın dengesiz tavırları... Farkında olmadan çok yorulmuştum ve bunları düşünemeden uykuya dalmıştım. Onun karşısında ağladığım için kendime dakikalarca kızsam da sonunda beni şaşırtmıştı. Aslında sanırım iyi bir kalbi vardı. Böyle düşündüğüm an kendime ne kadar saf olduğumu söyleyip duruyordum. Oyun için bunları yapıyordu. Tek derdi oyundu.

"Sadece seni önemsiyorum."

Tanıdık bir ses duyunca olduğum yerde durdum. Köşedeydim bir adım atarsam bahçenin diğer tarafını görebilirdim ama bekledim. Geri dönüp gidecektim. Kimseyi rahatsız etmek hoşuma gitmiyordu. Gitmemi beklerken hiç konuşmamaları falan. O konumda olmak beni rahatsız ederdi tam tersi.

Geri dönecektim. Bunun için hamle de yapmıştım. Beklemediğim bir şey olana dek gitmeyi gerçekten düşünüyordum çünkü benimle ilgili hiçbir şey yoktu ve kimseyi rahatsız etmek istemiyordum.

"Kötü olan bir şey yok. Endişelenme."

Aras'ın sesini tabiî ki çok iyi biliyordum. Nerede duysam bilirdim. Nerede duysam tanırdım. Aras'tı o emindim. Bahçenin diğer tarafında Aras vardı ve yine sesi bana tanıdık gelen bir kızla birlikteydi. Merakım tabiî ki beni ele geçirmişti. Sırtımı duvara yaslayarak bekledim. Bakmaya çalışsam... Kesinlikle yakalanırdım. Yani dikkat çekerdim. Bu işlerde fena sakardım. En iyisi en baştaki gibi yürümekti. Kızı görünce geri dönerdim ne de olsa. Zaten sesleri duymasaydım da öyle olacaktı.

"Aras."

Kızın sesi yorgun ve bitkin çıkmıştı.

"Korkma."

Aras'ın sesini duyar duymaz duvardan ayrılıp geri gittim ve sonra yürümeye başladım. Aras'ın kollarının arasında ipek saçları omzuna değen kızı gördüğümde geri dönmek çok da kolay olmamıştı. Aras birine sarılıyordu. Kollarının arasına almıştı. Sıkışan göğsümden çok karnıma giren ağrıyla elimi yumruk yapıp karnımın üstüne bastırdım ve oksijen gidip gitmediğini idrak edemediğim ciğerlerime temiz hava ulaşsın diye derin bir nefes alarak geri döndüm. Tekrar yürümeye başladığımda adımları sıklaştırdım. O kız... Tanıyordum. Servisteki utangaç kızdı. Sürekli ders çalışan. Beni gördüğünde gözleri büyüyen ve çekinen kız. Aras'ın kollarının arasına aldığı kız.

"Alina."

Bana yetişmemesi için adımlarımı hızlandırsam da kolumdan yakalamıştı. Güçlü olmak zorundaydım. Şu an düşünebildiğim tek şey buydu. Güçlü olmalıydım.

"Rahatsız etmek istemedim" dedim ve tekrar yürümeye başladım. Yine. Lanet olsun ki yine kolumdan tutup önüme geçti.

"Bir sorun mu var?" dedi karnıma bastırdığım elime bakarak. Sonra tekrar gözlerime bakmıştı. Gözlerime. Aras! Lanet olsun sadece eve gidip yorganımın altına girip ağlamak istiyordum. Gözlerim yanıyordu ama şimdi olmazdı. Şu anda olmamalıydı.

"Hayır. Çekil artık yolumdan." Aras'a karşı nasıl böyle durabildiğimi bilmiyordum sanırım öldürmeyen acım beni güçlendiriyordu.

Sadece iki saniye yüzüme baktıktan sonra kolumu bırakıp önümden çekilirken yeni bir şok dalgası geçirmeden yürümeye başladım. Doğruca çıkış kapısına doğru sürükledim kendimi. Hemen gitmek istiyordum buradan. Bu hafta okulu ne kadar ektiğim falan hiçbir şey umurumda değildi. Genç öğretmenlerden biri önüme çıktığında maalesef durmak zorunda kaldım. İsmini hatırlamıyordum ama karşıma geçip "Alina iyi misin?" diye sorunca yüzüne bakmak zorunda hissettim kendimi.

Benimle Ol DiyeWhere stories live. Discover now