BoD-6

170K 6.8K 163
                                    



"Alina!"

Bu sesten ve ismimden bugün nefret etmiştim. Kafamı yastıktan kaldırmadan "Ne var?"dedim. Gözlerimi açmaya bile üşenmiştim. Tam dalmışken neden uyandırılıyordum ki sanki?

"Arkadaşın çantanı getirdi."

"İyi."

"Aşağıda seni bekliyor," dedi başucumdaki bugün artık duymak istemediğim ses.

"Çağır gelsin." Yok bana uyku haram. İnsan biraz acır. Bugün iki yıldır yaşamadığım aksiyonu bir günde yaşamıştım. Yorulmuştum yani ama kimse beni umursamıyordu.

Ne kadar geçti bilmiyorum ama bana en az bir yarım saat kadar gelmişti. Biri yatağımın üzerine zıplayınca kafamı yastığa gömerek sızlandım.

"Ne oldu? Bir şey oldu diye korktum. Bir gittin bir daha gelmedin."

Sayısal sınıfının gözü önünde yaptığım şovu duymamıştı yani. Duysa ilk onu sorardı ama duymamıştı işte. O duymadıysa okulun geri kalan kısmı da duymamış demektir. Peki ama nasıl? Amaçları benimle dalga geçmek değil miydi? Yani bunu ben düşünmüştüm. Karşı taraftan biri açıkça hiçbir şey söylememişti.

"Sana diyorum," dedi Esin son heceyi uzatarak.

"Hı?"

"Nerelerdesin? Ne oldu sana? Ama haklısın biliyor musun? Okan'a karşı gelseydim. Yani asla gelmem de hani gelseydim hastanelik olurdum herhalde. Serum falan ancak kendime getirirdi beni."

"Saçmalama. Onunla bir ilgisi yok. Okan'dan bana ne hem!"diyerek onu susturmaya çalıştım biraz. Yoksa şimdi Okan'ın ne kadar mükemmel falan olduğundan bahsetmeye bir başlarsa bir daha bitiremezdi.

"Ee ne bu halin?" Karşıdan nasıl göründüğüme dair en ufak bir fikrim yoktu açıkçası. Berbat gözüküyordum herhalde.

"Üşüttüm sanırım," diye yalan söyledim.

"Hımm..." dedi dudaklarını büzerek. Bu kız kadar yüzünü şekilden şekle sokan biri daha yoktu.

"Aras'ı gördün mü?" dedim bir anda. Aras ile ilgili ani çıkışlarıma alışık olduğundan gayet normal bir şekilde "Evet. Sabah sana 'aferim' çeken kızın yanında gülümsüyordu," dedi. Doğru, onu unutmuştum. O kızın tepkisi öyleyse... Demek ki Aras'ın grubu ya da tayfası ne bileyim onun çevresi Okan'dan hoşlanmıyordu. Belki de kişisel bir şeydi ve sadece o kız Okan'dan hoşlanmıyordu. Bir şekilde bir ortak noktamız vardı yani. Aras'a yakın olmak için o kızla bir iletişim kurabilirdim.

"Sen gerçekten iyi değilsin. Yat biraz dinlen." dedi Esin şaşkın gözleriyle bana bakarken.

"Neden?" dedim hala ayılmayan halimle. Tamamen uyanık olmak istemiyordum. Esin gider gitmez tekrar uyumak tek hedefimdi.

"Sana Aras gülümsedi diyorum ve sen bu sayılı anlardan birini kaçırdığın için ağlanıp sızlanmıyorsun!"

Haklıydı. Normalde tam da tarif ettiği gibi şu anda hayata isyan ediyor olmam falan lazımdı. Yani o kıymetli anlardan birini kaçırmam üç gün somurtmam için sağlam bir nedendi.

"Bundan sonra benim yanımda gülecekte o yüzden," demek istesem de diyemedim. Şu an Esin'e ondan bahsedemezdim. Neden böyle bir karar aldığımı öğrenmek isterdi. Ona Giray'dan ve o etkileyici bakışlarından falan da bahsetmek istemiyordum. 'Unut bunu!' diye zihnime sinirli sinyaller yolladım.

"Haklısın sanırım iyi değilim," dedim elimi saçlarımın arasına götürürken.

"Hem de hiç. Ben kaçıyorum. Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz. Teşekkür ederim."

Omzunu silkerek odadan çıkarken başımı tekrar yastığıma gömüp gözlerimi kapadım. Maalesef uykum kaçmıştı. Saniyeler sonra gözlerimi açıp boş boş tavanı izlemeye başladım.

Giray ukalası yarın beni almaktan bahsetmişti. Bu da demek oluyordu ki onunla yolda vakit geçireceğiz ve okula birlikte gideceğiz. Onun arabasından ineceğim. Bu yine benim elimi tutacak falan.

Kafamı sallayarak bu düşünceleri kafamdan uzaklaştırdım. Yarın kesinlikle minibüsle gidecektim ve Arasla iletişim kuracaktım. Aslında onu biraz da kendi kafamda büyütüyordum. O kadar da ulaşılmaz değildi. Yani konuşmak istesem terslemezdi herhalde. Neden terslesin ki? Bugün bana yardım da etmişti. Dikkatli ol, demişti.

"Dikkatli ol."

Sesi aklıma gelince boş boş sırıttım. Aras'ın gözlerime bakarken gülümsediğini hayal etmek mideme dayanılmaz sancılar verirken küçük bir kahkaha attım.

Deliriyor muydum acaba? Kendi kendime sırıtıp kahkaha atan biri olarak normal sayılır mıydım?

Yüzümü yastığa gömerek kahkahamı bastırdım. Kapı tıklatılıp ben daha müsait olduğumu söylemeden açılınca kafamı kaldırıp sertçe baktım. Oya Hanım değildi maalesef. Sinirim içimde kalacaktı çünkü halam gelmişti. Saat erken değil miydi onun gelmesi için?

"İyi misin Alina?" dedi yatağımın kenarına otururken.

"Evet. Sen neden erken geldin?"

Bana uyumak yok, çoktan anlamıştım bunu.

"Oya aradı. İyi olmadığını söyledi. Neden bu saatte yataktasın?"

"Yoruldum."

Halam bakışlarını üzerimde gezdirdikten sonra asıl soruyu sordu. "Eve gelen arkadaşın kimdi? Birlikte geldiğin."

"Okuldan bir arkadaş. Halsizdim. Bıraktı." Ne kadar yalan söyler olmuştum ben böyle. Hayat bana söylettiriyordu. Annem olsa yalan söylediğimi anlardı ama halam onun gibi değildi.

"Pekala. Bir gün yemeğe çağır teşekkür edelim," dedi halam bir kaşı havada gülümsemeye çalışırken.

"Gerek yok."

Dudağımdan istemsizce dökülen kelimeler karşısında halamın kaşı daha da yukarı kalkmıştı.

"Çağır gelsin bir mahzuru yoksa teşekkür etmek istiyorum," dedi halam otoriter bir tonda ve ayağa kalkıp kapıya doğru yürümeye başladı. Bu işten kurtulmanın bir yolunu bulmalıydım. Giray'ı halamla tanıştırmak mı? Kendi kendime sırıttım. Yok ben normal davranmıyordum. Belki de bu genetiktir. Belki...

Benimle Ol DiyeWhere stories live. Discover now