BoD-22

141K 5.8K 315
                                    


Sınıfa girdiğimde henüz ders başlamamıştı. Yerime oturunca Esin arkasını dönüp "Buldun mu?" dedi. 

"Ne?"

"Bir şey arayacaktın ya buldun mu?"

"He. Hayır, önemli değil artık," diye kıvırmaya çalıştım. Fazla üstelemedi zaten. Yine "Tamam," diyerek önüne döndü. Esin'in en iyi yanı hiçbir şeye fazla takılı kalmamasıydı. Dedikodular hariç. Onların sebebini ve sonucunu öğrenmeden bırakmazdı. Son günleri saymazsak. Son günlerde hiç olay olmamıştı anlaşılan. Hiçbir şey anlatmamıştı. Gerçi morali de bozuktu. Belki bu yüzden birkaç olay olduysa da kaçırmıştı. Ders başlayınca defterimi açıp bekledim ama konu yine ilgimi çekmiyordu. Yok. Bu hafta benim ders dinleme haftam değildi. Bunu kabul etmiştim artık. İçimden gelmiyordu. Zaten aklımı karıştıran bir ton olay vardı. Sözde sevgilimin annesiyle tanışacak olmam bunların başını çekiyordu. Nasıl böyle bir şey yapar anlamıyorum. Ben kimim de sen beni annenle tanıştırıyorsun? Hayır bu oyun bittiğinde ne olacak? Ki çok uzun süreceğini sanmıyorum. Ayrıldım mı ne diyecek? Ve bu kadar. Demek herkesi her kızı annesiyle tanıştırıyor. Onun için o kadarda özel bir şey değil yani. O zaman beni niye bu strese sokuyor? Bu çocuk beni sinir etme işinde öyle başarılı ki yerini kimseye bırakamaz. O kadar iddialı.

Elimi alnıma yaslayıp iki sıra uzağımda kalan sıradan dışarıyı izlemeye başladım. Arka bahçe manzarasından gördüğüm tek şey ağaçtı Arka bahçe... Giray... Giray'ın annesi.

Yüzümü koluma yaslayarak sıraya yattım. Benim gibi birkaç kişi daha uyuma pozisyonu almıştı. Ön sıralarda ders dinleyenlere kafamı çevirmedim bile. Onları nasıl göreceğime emindim. Yanaklarımı şişirip sonra sessizce üfleyerek geçen saniyelerden sonra aklıma zarf ve o siyahlı çocuk bir anda gelince yattığım yerden kalkıp defterimi karıştırmaya başladım. Sonunda bulduğumda sıranın altına indirerek sessizce zarfı açtım .

"Yarın okul çıkışında 51. Sokakta olacağım. Yalnız gelmezsen beni göremezsin."

Siyahlı çocuk Okan olabilir miydi? Giray'ın olacağını sanmıyordum. Okan'dı. Gidip oyunu bitirecektim artık. Ama neden okulda karşıma çıkmıyordu ki? Hem 51. Sokak neresiydi onu bile bilmiyordum. Okan olmasa da onun işiydi bu. Beni korkutacaktı güya. Korkmadığımı gösterecektim.

Hem belki tüm arkadaşlarını oraya toplayacak ve gelmediğimi gördüğünde korkaklığımla dalga geçecekti. Orası her neresiyse oraya gidecektim.

Zil çaldığında kağıdı katlayıp zarfın içine koydum ve zarfı da hemen defterimin arasına sıkıştırdım. "Kantine gidelim mi?"

"Olur."

Telefonumu ve cüzdanımı elime alıp Esin ile kantine yürümeye başladık. Koridordaki insanların bakışları azalmıştı. Artık eskisi kadar dikkat etmiyorlardı. Bu daha rahat olmamı sağladığı için sebepsizce gülümserken buldum kendimi. "İyi misin?"

Esin'e bana bakan şaşkın gözlerine bakıp "Evet" dedim.

"Çaylarımızı alalım da öyle konuşalım."

Kafamı sallayarak onu takip ettim. Kantinde boş bir yer bulduktan sonra çayımızı alıp yerleştik hemen. Ve yine Giray ortalıkta mı diye baktım. Neyse ki yoktu. Rahat bir nefes alıp arkama yaslandım. Etrafta Giray var mı diye bakınma ihtiyacı duymadığım eski günlerimi özlüyordum. 

Bütün gün Esin'den yeni olayları dinleyerek ders aralarını geçirmiştim. Derslerde de sıkılmakla meşguldüm. Okulda da fazla olay olmamıştı zaten. Dikkat çekici bir olay yoktu daha doğrusu. Esin'de ilginç olan hiç Okan'dan bahsetmemiş olmasıydı. Ben de Aras'tan bahsetmemiştim. Belki bu yüzden o da Okan'dan bahsetmemişti ama bilmiyorum işte. Sürekli Okan diyen kız bugün hiç onun ismini söylememişti. Belki... Belki... Belki... Kesin hiçbir şey söyleyemiyordum. En iyisi Esin'e Okan'dan bahsetmekti ama bunu sonraya, yarına erteledim.

Benimle Ol DiyeWhere stories live. Discover now