BoD-25

145K 5.9K 172
                                    




"Beni hastaneye götürme," dedim bir süre sonra. Taksideydik. Giray hemen halama haber vermişti. O da hastaneye gitmemizi istemişti. Giray'ın konuşmalarını da halamın konuşmalarını da duymuştum.

"Halan..."

"Bir şeyim yok! Eve de gitmek istemiyorum," Giray'ın sözünü kestikten sonra durup ne kadar kararlı olduğumu görmesi için düşünmem gerekti. Şoför aynadan bize bir göz atmıştı. "Eğer başka bir yere gitmeyeceksek in aşağı! Ben kendime gidecek bir yer bulurum."

Ev adresimi bilen bir sapıktan ne kadar uzağa gidebilirsem o kadar uzağa gidecektim. Ne halamla uğraşacak halim vardı ne de halamın başıma dikeceği polis ya da doktorlarla. Kim olduğunu görememiştim bile. Sesini tarif edebileceğimden bile emin değildim.

"Halana haber vereyim." Giray'ın kabullenişi ile biraz rahatladım. Giray telefonun ucundaki halamı ikna etmeye çalışırken kollarını etrafıma dolamış huzursuzca dışarıyı izliyordum. Halamın pes etmeyip beni görmek istemesinden korkuyordum. Anneme yaptığı gibi beni de biraz dinlenmem için bir yere göndermesinden korkuyordum. Giray sonunda onu haberdar edeceğine söz vererek telefonu kapattığında kararın ne olduğundan emin olmak için gözlerimi onunkilere diktim. "Gece dönmek koşuluyla izin verdi."

En azından kendimi toplayana kadar beni görmeyecekti. Usulca kafamı salladım ve Giray'ın adres değişikliği ile yön değiştiren taksinin içinde kendimi güvende olduğuma inandırmaya çalıştım.

Bir dağ evinin önüne geldiğimizde taksi durdu. Şehirden oldukça uzaktaydık. Giray taksi şoförüne para uzatırken ben aşağı indim. Sanırım harçlıklarımın bir kısmını benim için harcadığı paralar için ona vermem gerekiyordu. Taksi uzaklaşırken yanıma geldi. Bana dokunmamaya özen göstererek ilerlemem için yolu işaret etti. Babasının avcılık yaptığı zamanlardan kalma bir evdi. Artık eskisi kadar sık gelmiyorlardı ama buzlukta bir şeyler bulabileceğinden emindi. Karnımı doyurmak istiyordu. Aç olduğumu hissetmiyordum bile ama Giray ten rengimin çok sağlıklı görünmediği konusunda emindi. Daha kötü olmamam için ben şömine karşısında ısınırken o yemek yapmaya girişti. Önce şömineyi halletmek zorunda kaldığı için biraz sinirlenmişti ama sonunda ikisinin de gerekli olduğuna karar verip kendiyle kavga etmeyi bıraktı.

Bana hiçbir şey sormadı. Hiçbir şey söylemedi. O an hiç yaşanmamış, benim biraz midem bozulmuş da okuldan ayrılmışım gibi davranıyordu. Kötü ruh halimi üstümden atmam için dün gece gördüğü bir rüyayı, sonra abisinin ne kadar gürültücü biri olduğunu falan çeşitli örneklerle anlatmıştı. Konuşmaktan yorulduğunda beni güldüreceğini umduğu bir film açtı. Ben aslında komik olan filmi düz bir ifadeyle izlerken Giray içecek bir şeyler bulup getirmişti.

"Nasıl gidiyor?"

"Güzel," diye mırıldandım. Filmde neler olduğuna o kadar dikkat etmiyordum ama iki üç saat öncesinden daha iyiydim. Yapmaya çalıştığı şeyde çok beceriksiz gözükse de amacı eğer beni rahatlatmaksa başarısız diyemezdim. Artık korkudan titremiyordum. Bu evde güvendeydim. Giray yanımdaydı. Beni halam gibi bir yere kapatmak onun aklının ucundan bile geçmezdi. Buna neden bilmiyorum ama kalpten inanıyordum.

"Abime haber verdim. Bir saate kalmaz gelir. Sonra seni evine bırakırız. Yarın yine gelirim ben. İstersen yani... Ya da sen bize gelirsin. Ben gördüğün gibi çok iyi değilim ama belki annemle konuşmak istersin." Neden bilmiyorum, bakışlarımı ona çevirdiğimde gerildi. Çok sert mi bakmıştım? Kendini açıklamak ister gibi aceleyle konuşmasına devam etti. "Terapi değil. Seni tanıdığı için hastası olarak kabul etmez seni ama annem gerçekten iyi bir dinleyicidir. Halandan çekiniyorsan eğer."

İyilik etmeye çalışıyordu. "Sence ben..." Konuşmak istediğimi görünce ilgiyle bana doğru eğildi. Yutkunup kendimi devam etmeye zorladım. "Annemin yanında... Yani halam sence benim de bir süre orada kalmamı ister mi? İyi gelir mi?"

"Ne yapacaksın orada?" dedi sanki orada ne yapılacağını bilmiyormuş gibi.

"Bilmem. Dinlerim işte..." Galiba?

"Evinde de dinlenirsin. Evini istemezsen her gün buraya geliriz."

"Yine de..." dedim, "Eğer istemeden orada olursam kaçmama yardım eder misin?"

"Bir gece bile izin vermem orada kalmana. Rahatla! Orayı avucumun içi gibi biliyorum."

Gülümseyerek arkama yaslandım. Belki beni kandırıyordu. Belki her şeyi halama söyleyip benim orada bir süre kalmamın iyi olacağını söyleyecekti. Bir sürü ihtimal vardı. Ne de olsa hayatıma bir oyun uğruna girmişti ve kesinlikle benim iyiliğimi düşünmüyordu ama yine de ben ona inanmayı tercih ettim. En azından bu gecelik. Rahatça uyuyabilmek için.

Dışarıda biri vardı.

Beni öldürebilecek biri. Okan mıydı? Öyle olsa bu oyuna hiç bulaşmazdı, hemen tehdit ederdi. O olduğuna inanmıyordum.

Her kimse, evimin adresini, annemi, halamı, okulumu, bana dair her şeyi biliyordu. Onun dediğini yapmazsam bir dahaki sefere o metali hissetmekle kalmam...

Oturduğum yerde titrediğimde Giray bir terslik olduğunu anlayıp bana yaklaştı. Çekinerek kolunu omzumun arkasına doğru uzattığında neden yapıp yaptığımı bilmeden başımı onun omzuna yasladım. Bundan cesaret bulup kollarını etrafıma doladıktan sonra "Her şey yoluna girecek." diye fısıldadı. Ona ikinci kez güvenmeyi seçtim.

Benimle Ol DiyeTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang