13: Büyüyü tamamlamak

5.3K 804 604
                                    

Ne konuşacağımız hakkında bir fikrim olmadığı gibi karşısında öylece dururken nasıl davranmam gerektiğini de bilmiyordum.

Jimin gittiğinde vakit kaybetmeden Taehyungun yanında döndüğümde öylece tekli koltukta oturup ellerini izlediğini gördüğümden beri ne demem gerektiğini düşünüyor ama bulamıyordum.

"Hoşgeldin" demiştim daha fazla sessiz kalmamak adına. Bakışları beni bulduğunda gözlerindeki karmaşayı görebilmem zor olmamıştı.

"Hoşbuldum, umarım sizi rahatsız etmemişimdir. Ben gelince hemen gitti, keşke ben gitseydim"

"Saçmalama Taehyung. Rahatsız falan olmadık. Öylesine beni kontrol etmek için gelmişti. Bugün gün aşağıda olduğum için pek görüşemedik de"

"Olsun yine de kalsaydı keşke"

"Boşver sen onu. Kalmak istese kalırdı. Jimini tanımıyor musun? Çekinmez asla böyle durumlarda" diyerek gülümsediğimde dudaklarını birbirine bastırarak bakışlarını tekrardan ellerine çevirmişti. Ben de tekrardan mecburen sustuğumda beynim yeni konu bulmaya çalışırken neyse ki Taehyung benden önce davranmıştı.

"Muhtemelen gece gece niye geldiğimi merak ediyorsundur " demişti biraz çekinerek. "Haklısın da, bu yüzden uzatmadan açıklamak istiyorum"

"Seni dinliyorum o zaman"

"Jungkook, her şeyin benim açımdan çok hızlı gerçekleştiğini zaten sana söylemiştim. Açıkçası senden böyle bir itiraf beklemiyordum çünkü bana ekstra bir ilginin olduğunu düşünmemiştim hiç ve bir de iş yerinden birisiyle çıkmak benim için bir problemdi" Gözlerime bakıyor ama sürekli de kaçırıyordu. "Sonra birden sen beni şey yapınca-"

"Öpünce?"

"Evet, öpünce" Utanmıştı. O kadar tatlı utanmıştı ki istemsizce kendimi dudaklarımı ısırırken bulmuştum. "Kendimi çok garip hissettim çünkü bu hoşuma gitti. Sana açıkçası her zaman hayrandım, gerek iş hayatın gerekse normal hayatın imrenilesi geliyordu bana ama bu radde benim için hayal edilemez bir raddeydi."

"Hayatım o kadar da iyi sayılmaz aslında"

"Benim açımdan öyle" dediğinde daha fazla itiraz etmeden dudaklarımı büzerek başımı onaylar anlamda sallamıştım. "Neyse. Kendimi garip hissettiğim için biraz hislerimden korktum ve seni hiç düşünmeden reddettim. Sonrasında bundan hemen pişman oldum çünkü sonuçta senden hoşlanıyord- yani şey! Hayrandım sana! Dilim takıldı bir an!"

"Tamam, sorun yok. Sakin ol"

Gülmemeye çalışıyordum. Hoşlanıyorum mu demişti o?

"Tamam, işte pişman oldum ve sonra düşündüm ki sırf aynı iş yerinde çalışıyoruz diye bu sana şans vermeme neden engel olsun? Sonuçta aşkı ne zaman ve nerede bulacağım belli olmaz, değil mi?"

Bu sözü biliyordum. Söyleyenini tanıyordum. Emindim kimin söylediğinden.

"Hoseok hyungla mı konuştun?"

Hemen omuzları düşmüştü. Yüzü iyice tatlı bir hal almış, hafifçe de asılmıştı.

"Nereden anladın?"

"Aşkı nerede ve ne zaman bulacağımız belli değildir dediğini duyduğum tek kişi Hoseok hyung" diyerek gülerken burnumu kırıştırdığımda Taehyung dudaklarını hafifçe büzmüştü.

"İşte, neyse. İsim vermeden konuştum tabi ama yine de mantıklı geldi söyledikleri. Bu yüzden de sana gelmek istedim" demişti ve yine yüzünde o utangaç ifade belirmişti. "Sonuçta ilk adımı sen attın, sonra ben reddettim ve bu yüzden de yine senin gelmeni beklemem saçma olurdu. Gelir miydin onu da bilemezdim bir de"

Seul Nine-Nine: TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin