25: Işığı görmek

3.7K 581 352
                                    

"Özledim seni"

Dudaklarımı hafifçe büzerek üzgün üzgün telefonun ekranına baktığımda Taehyung kıkırdamış ve yattığı yerde dönerek oflamıştı.

"Ben de özledim. Burası çok sıkıcı"

"Bütün gün sensiz kalmaya alışkın değilim. Gelmen lazım en kısa sürede"

"Bir hafta izin aldığımı biliyorsun" diye mırıldanarak o da dudaklarını büzdüğünde onu tutup öpemediğim için yattığım yatakta tepinmiştim kısa bir süre.

Hangi ara Taehyungsuz bir gün bile geçiremeyecek hale gelmiştim?

"Ben de hasta olsam ve gelip beni baksan?"

"Hayır. Hasta olma sakın. Buradan döndüğümde öpemem o zaman seni" diyerek kaşlarını çattığında oflamış ve onaylayan mırıltılar çıkartmıştım.

"Haklısın. Bekleyeceğim tamam. Zaten işe gitmem lazım şimdi. Jiminle takılıp kafa dağıtırım artık" diye mırıldanarak iç geçirdiğimde Taehyungun yüzünde memnun olmayan bir ifade oluşmuştu bir anda.

"Bazen Jimin sana benden çok daha yakınmış gibi hissediyorum" demişti dürüst bir şekilde. Yüzünün neden asıldığını da düşünmeme gerek kalmamıştı.

"Jiminle kendini karşılaştırma Taehyung" demiştim ben de hemen itiraz ederek. "Sen sevgilimsin, o en yakın arkadaşım. Sınırlar belli"

"Bazen benimle yaptığın şeyleri onunla da yaptığını görüyorum ve bu beni iyi hissettirmiyor. Böyle hissettiğim için bana kızamazsın."

Nelerden bahsettiğini biliyordum.

"Kızmıyorum elbette. Ayrıca olabilir. Doğru söylüyor olabilirsin. Seninle sarılıyorum, onunla da sarılırım. Onun yanağını da öpebilirim seni öptüğüm gibi ama daha fazlası olmaz. Bunu biliyorsun. Bu yüzden aklın kalmasın."

Daha fazlası derken kaşlarımı da hafifçe kaldırdığımda ona gerekli mesajı verdiğimi düşünüyordum ki Taehyung da dudaklarını büzerek beni onaylayan mırıltılar çıkartmıştı.

"Kendine dikkat et, tamam mı?" Demiştim ona gülümseyerek. "Annene de tekrardan geçmiş olsun dileklerimi ilet, sevgili damadından selamlar yolla bolca."

"Tamam. Sen de çok dikkat et. Gün içinde müsait olursan yine ararsın beni."

"Tamam bebeğim. Seni seviyorum" diyerek ekranı öptüğümde Taehyung gülümseyerek bana uçan bir öpücük atmış ve ardından da beni sevdiğini söyleyerek aramayı sonlandırmıştı. Telefon kapandığında derin bir nefes alıp verdikten sonra iç geçirerek yataktan kalkmış ve ayaklarımı yerde sürerek banyoya doğru ilerlemiş, içeriye girmeden önce de kapının yanındaki takvime bugünün tarihini işaretlemeyi unutmamıştım.

Taehyung'un gelmesine üç gün kalmıştı. Yani bugün Taehyungsuz geçireceğim dördüncü sıkıcı, tatsız ve tuzsuz gündü. Üstelik çok sıkıldığım ve Taehyung'u özlediğim için olsa gerek içim cidden bunalmıştı, garip bir hal vardı üzerimde genel olarak. İşe bile gidesim gelmiyordu ki bilirsiniz, işime aşık bir insandım ben.

Mecburiyet hissettiğim için oyalana oyalana işlerimi halletmiş, üzerimi giyinmiş ve arabamın anahtarlarını da alarak evden çıkmıştım. Arabama binip karakolun önüne gelene kadar da her şey çok sıkıcı geçmişti. Arkadaşla, sevgiliyle birlikte yaşamanın tadını aldıktan sonra tek başına yaşamak gerçekten çok ama çok sıkıcıydı.

Arabamı park ettikten sonra karakola girmiştim uyuşuk bir şekilde. Beni gören herkesin gözlerinde şaşkınlık parıltıları oluşmaya başlamıştı hemen. Çünkü normalde tüm enerjimle içeri girer, herkesi güldürür ve sonra da kendi ekip arkadaşlarımı güzelce selamlayarak yerime otururdum. Ama bu sefer kimseye bakmadan yeri izleyerek koridorları geçmiş, asansöre binmiş ve kata ulaşmıştım. Asansör açıldığında ben asansörden inip masama doğru ilerlerken sessiz kaldığımda bakışlar otomatik olarak bana dönmüştü.

Seul Nine-Nine: TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin