7: Kalp kırılmasına yol açan alerji

5.5K 805 446
                                    

Taehyungla sarm- Jimin'in vurulmasının üzerinden yaklaşık on gün geçmişti.

Jimin hala hastanedeydi. Ailesinden kimseye yük olmak istemediği için hastanede kalmayı tercih etmişti. Bu süre zarfında onu sürekli ziyaret etmiş, sürekli görüntülü olarak aramıştım. Jimin vurulsa da hala aynı Jimindi. Psikolojik olarak kötü bir durumda olmaması beni gerçekten rahatlatmıştı çünkü Jimin sürekli şaka yapsa ve hiçbir şeye alınmıyormuş gibi görünse de öyle değildi. Tam olarak kırılgan ve narindi.

"Jimin, şimdi kapatmam gerek. Karakola varmak üzereyim. Akşam yanına geleceğim tamam mı? Gelirken almamı istediğin şeyleri mesaj atarsın. Görüşürüz!"

Yoldayken görüntülü konuşmuştuk. Karakolun önüne vardığımda veda edip kapatarak hızlıca arabadan inmiş ve aceleyle koşmaya başlamıştım.

Şey, biraz geç kalmıştım. Yaklaşık bir buçuk saatçik kadar birazdı bu.

"Jeon, günaydın. Kahvaltıyı Busan'da yapıp mı geldin? Yollar nasıldı? Değişen bir güzergah falan var mı? Birkaç güne o taraflara gideceğim de?"

Dişlerimi göstererek zoraki bir şekilde gülümseyip doksan derece eğilmiştim hemen.

"Amirim, gerçekten çok özür dilerim. Dün gece Jimin içmek isteyince onu reddedemedim. Hastanede uyuyakalmışım ve alarm da kurmayı unutmuşum. Gerçekten uyanır uyanmaz sadece rozetimi ve silahımı alarak buraya geldim, hiç oyalanmadım."

"Bir buçuk saat sonra geliyorsun, bir de pijamalarınla geliyorsun. Üstelik daha yüzünü bile yıkamamışsın." Demiş ve derin bir nefes vererek şakaklarını ovuştururken eklemişti. "Yine de şanslı günündesin çünkü müdürümüz bugün kişisel nedenlerinden dolayı öğleden sonra gelecek"

"Siktir, gerçekten mi!"

Gözlerimi büyüterek sevinçle şakıdığımda küfrettiğimi sonradan fark ederek hemen kendi ağzımı kapatmış ve gözlerimi gülümsediğimi belli edercesine kısıp geri geri yürüyerek masama doğru ilerlemeye başlamıştım.

"Önce git elini yüzünü yıka ve sonra üzerini giyinip masana geç. Cezalısın, bugün masa başı iş yapacaksın. Sahaya çıkmak yok"

"Ne?" Şaşkınca bana sırtını dönen amirime bakakalmıştım. "Amirim! Bana bunu yapamazsınız-"

"Teknik olarak yapabilirim fakat sen geç kalamazsın"

Olduğu yerde durup başını bana doğru çevirip tek kaşını kaldırarak sorgularcasına baktığında bir an yan profiline yükselsem de yutkunarak sessiz kalmış ve tıpış tıpış tuvalette gitmiştim.

Kendi kendime söylenerek yüzümü iyice soğuk suyla yıkamıştım. Acele etmiyor, uyuşuk davranıyordum çünkü bütün gün zaten burada olacaktım. Her şeyi yetiştirmek için yeterince vaktim olacaktı.

"Günaydın"

Duyduğum sesle birlikte yüzüme yapıştırdığım peçeteleri yüzümden çekerek nerede duysam tanıyacağım kalın sesin sahibine çevirmiştim bakışlarımı. Kabinden çıkıp yanımdaki lavaboya doğru gelmişti.

"Günaydın"

"Jiminle konuştun mu sabah?"

"Evet konuştum. Neden?"

"Seni arayıp ulaşamayınca beni aramıştı da" diyerek sabunladığı ellerini durularken bakışlarını bana çevirmişti.

"Ah, doğru. Bahsetmişti" Diyerek gülümsediğimde yapmacıklığımın belli olmaması için ona arkamı dönerek elimdeki peçete yığınını top yaparak çöpe fırlatmıştım.

Seul Nine-Nine: TaekookWhere stories live. Discover now