3. Bölüm

3.2K 263 26
                                    

TUTSAK YÜREĞİM
3. BÖLÜM

Hayatının en önemli kararlarını böylesine hızlı bir şekilde vermek ürkütücü olsa da ayak uydurmaktan başka çaresi yoktu. Aylardır çabalasa da bazen tökezliyor, yorgun düşüyordu. Her defasında Edward için tekrar tekrar ayağa kalksa da bazen düştüğü yerde soluklanıp güç toplaması gerekiyordu. Masaların arasından geçerken omuzlarına binmiş yükün ağırlığını hissediyordu. Tüm seslere sağır kesilmiş gibiydi. Elinde sıkıca tuttuğu tahta tepsiyle mutfak kapısından dalgınca geçtiği anda Lidya önünü kesmiş, korkuyla kendine gelmesini sağlamıştı.

Narin kollarından tutup "Ne dedi sana? Anlat hadi çok merak ettim." dediğinde genç kadını arkasından sürüklemiş, kimsenin onları duymayacağı uzak bir köşeye çekmişti. Bir yandan da üzerlerine dönen gözlere kötü bakışlar atıyordu.

"Yarın gidiyoruz Lidya!" Solgun bakışları, kısık sesine rağmen aldığı haber Lidya için oldukça heyecan vericiydi. Sonunda kurtuluyordu.

"Ah, inanamıyorum. Çok mutlu oldum."

Kadına sıkıca sarıldığında bir süre sonra karşılık alamadığı için kollarını çözdü. Yüzünü göremese de hüzünlü gözleri pek de mutlu olmadığını gösteriyordu.

"Sen mutlu değil misin? Sonunda kurtuluyorsun buradan!" İnanmazca çıkan sesi kollarındaki kadını ikna etmek ister gibi yüksek çıkmıştı.

"Kaçtığım ilk gün bu kadar korkmuyordum çünkü dışarıda beni neyin beklediğinden habersiz, umutluydum. Ama artık dışarıdaki kötülüklerin farkındayım Lidya. Edward'ı koruyamamaktan korkuyorum. Bugün öğrendim ki sandığımın aksine her şeyi yapmaya gücüm yetmeyecekmiş. Ya çok daha kötü olursa her şey?"

Umutsuzluk içinde boğulan kısık sesiyle fısıldadığı her kelime, kalbine batıyormuş gibi canını yakıyordu. Omuzlarında büyük bir sırla yaşamak ve hiçkimseye anlatamadan içini çürüten endişeyle gerçeklerden kaçmak zorluyordu artık kadını. Son zamanlarda yoğun bir şekilde hissettiği gibi her şeyi anlatmak, neler yapacağını sormak, birilerinden yardım almak istiyordu. Bilinmezlikle yaşamak tek başına ayakta durmaya çalışan yalnız bir kadın için yeterince zordu.

"Iris, inan bana gittiğin yerde güvende olacaksın. Burada olduğundan çok daha güvende. Rick'in sana neler yapabileceğini biliyorum. Yaşadığım şeyin senin başına gelmesini istemiyorum."

Bir gün sonrasını düşünmeden yaşamak, yarın olabileceklerin korkusuyla geceleri kendine zehir etmeden uyumak istiyordu.

"Umarım dediğin gibi olur Lidya." Sessiz fısıltısı, kalbinden kopan tek arzusuydu. Dualar dilinden dökülmüyordu ama kalbi feryat figandı.

Yavaş hareketlerle elindeki tepsiyi masaya bırakıp Lidya'ya döndü yeniden. "Bu gece burada konaklayacaklar. Gidip Cellat için bir oda temizlemem gerek."

Tek arkadaşını arkasında bırakıp mutfağın hemen yan tarafındaki kilerden temizlik için kullanacağı malzemeleri çıkardı. Taş zeminin aksine tahtadan yapılma merdivenleri çıktığında ayağının altındaki tahtalar her adımında gıcırdıyor, sinir bozucu sesler çıkarıyordu. Basamakların sonuna geldiğinde en köşedeki odaya doğru yürüdü. Hafif gıcırdayan kapıyı itip içeri girdiğinde öncelikle yatak örtüsünü değiştirdi. Önceki yolculardan kalan eşyaları toplayıp kovaya koyduğunda arkasında kalan kapı gıcırtıyla açıldı. Arkasını döndüğünde odayı dolduran iri cüsseli adamı tanımıştı: Cellat. Ne yapacağını bilmeden öylece dikildiğinde odada olduğunu arkası dönük adama söylemek için aralanan dudakları, sağ omzunda gördüğü kanla tekrar kapandı. Elindeki siyah ceketi yatağın üstüne attığında beyaz gömleğinin kanlar içinde kalan sağ tarafını gördü. Ağzından firar eden inlemeye engel olmadı.

Tutsak Yüreğim Where stories live. Discover now