26. Bölüm

2.5K 176 25
                                    

TUTSAK YÜREĞİM
26. BÖLÜM

Kaiden'in hırçın dudakları öylesine sertti ki Iris nefes almakta güçlük çekiyordu. Neye bu denli öfkelendiğini bilmiyordu ama bir şeylerden şüphelenmemiş olması için dua ediyordu. Ellerini kaslı göğsüne yaslayıp iri bedeninin kıskacından kurtulmaya çalıştı ancak Kaiden ne ellerini ne de dudaklarını kadından koparamıyordu. Bunun sebebi öfke miydi yoksa arzu mu ayırt edemiyordu Iris. Beline sıkıca sarılmış kalın koluna elini yasladığında diğer eli kaslı göğsünde öylece kalmıştı. Dudakları üzerinde hırsla hareket eden dudaklara kendini bıraktığında Kaiden bu anı bekliyormuşçasına uzaklaştı kadından.

"Benden başka birini gülümsediğini görmek bile beni katil edebilir." dediğinde Iris gözlerini zorlukla yakışıklı yüzüne çıkardı.

Onu kıskandığı için böyle davrandığını anladığında bir nebze olsun rahatlamıştı. Gerçeği ona bir şekilde söylemeliydi ama doğru zaman şu an mıydı bilmiyordu. Gittikçe tehlikeli olmaya başladığını düşündüğü bu döngüye bir de sürgün edilmiş bir Kraliçe eklenmişti. Ailesinin ölümünde katkısı olan bu kadın şimdi de kendisi ve erkek kardeşi için bir tehditti.

"Ben, sadece nezaket..."

"Hiç kimseye gülmeyeceksin ve bir daha asla kırmızı giymeyeceksin!"

Iris sessizce kafasını salladığında Kaiden dudaklarına kısa ama etkili bir öpücük bırakıp kadından uzaklaştı.

"Şimdi gitmem gerek. İşlerim var." dediğinde Iris konuşmanın bu gece de gerçekleşmeyeceğini anladı. Tuhaf bir şekilde hem rahatlamış hem de içine bir nebze olsun dinen kaygısı yine gün yüzüne çıkmıştı. İyi mi yapıyordu bu şekilde gerçeklerden kaçarak yoksa sadece sonunu biraz olsun geciktiriyor muydu bilmiyordu. Tek bildiği bu adamla daha fazla zaman geçirmek için kendini bile feda edebileceğiydi. Ne zaman bu denli yoğun hisler beslemeye başlamıştı ona bilmiyordu ama çabuk bitsin istemiyordu bu masal.

"Peki." dedi sadece. Adam arkasını dönüp gitmek üzereyken elinden tutup durdurdu onu. Kaiden döndüğünde ise onu şaşırtan ama aynı zamanda fazlasıyla mutlu eden bir şey yaptı. Parmak uçlarına yükselip boynuna sıkıca sarıldığında kalın kolları ince belini sarmıştı çabucak. Boynunda hissettiği tüy gibi hafif öpücükle derin bir iç çektiğinde Kaiden kollarını çözüp alnına uzun bir öpücük bıraktı.

Kaiden arkasını dönüp çıktığında odada yalnız kalmıştı. Gündüz kaçtığı gerçekler gece kabus gibi üzerine çöküyordu ama hala bir kurtuluş yolu bulamamıştı. Kardeşinin canını emanet edecek kadar güveniyordu Kaiden'e ama onu tutan başka bir sebep vardı ve bunun ne olduğunu bilmiyordu.

"Tanrım bana yol göster."

Fısıltısının yankıları odada sürerken açılan kapıyla dikkatini topladı. Kimin olabileceğini düşünürken içeriye Edward girdiğinde yüzüne yayılan sıcacık gülümsemeyle eğilip kardeşinin küçük bedenine sıkıca sarıldı. Arkasından odaya giren Emily'i görünce kucağına aldığı Edward ile ayaklandı.

"Emily, Kaiden'in nereye gittiğini biliyor musun?"

"Çalışma odasına gitti Hanımım."

"Peki."

Iris sessiz kalıp yatağa doğru yürüdüğünde Emily de peşine takılmıştı. Merak ettiği ve onu gördüğünden beri sormak istediği soru için cesaretini topladı.

Tutsak Yüreğim Where stories live. Discover now