20. Bölüm

2.5K 198 14
                                    

TUTSAK YÜREĞİM
20. BÖLÜM

Kalbi korkuyla atıyordu. Ne yapacağını bilmeden öylece kalmıştı kapıda. Gözlerini o korkunç gözlerden ayıramıyordu bir türlü. İhanete uğramışlardı. Hem de nişanlısı tarafından. Dudakları aralandı.

"Hain!"

Bilinçsizce dudaklarından çıkan kelime adamın ona doğru gelmesine neden oldu. Yanakları yaşlardan sırılsıklam olmuştu. Bir adım geri gittiğinde gözleri tekrar anne ve babasına kaydı. Buradan gitmeliydi. Derhal! Arkasını dönüp hızla merdivenlere yöneldi. Korkudan peşinden gelip gelmediğine bile bakamıyordu. Ayakları sürekli geceliğine takılıyor, düşmekten son anda kurtuluyordu. Kalbi duracak gibiydi. İkişer üçer indiği basamakların sonuna geldiğinde solunda kalan koridora yöneldi. Koridor boyunca koştu. Gördüğü ilk açık kapıdan içeri attı kendini.

Kapıyı kapattı hızla. Titreyen elleriyle sürgüyü çekip en uzak köşeye sindi. Gözleri hiçbir şey görmüyor gibiydi. Deli gibi korkuyordu. Kalbi öyle hızlı atıyordu ki sesi kulaklarında çınlıyordu. Nişanlısının gözlerinde gördüğü o iğrenç parıltı ölümden daha çok korkutmuştu genç kızı. Onu bulamaması için Tanrıya dua etti.

"Tanrım bana yol göster yalvarırım."

Fısıltısı duyulmuş gibi kilitlediği kapı sertçe vurulduğunda çığlık atmamak için ağzını sıkıca kapattı elleriyle. Yaşlar gözlerinden durmadan akıyor, ellerini ıslatıyordu. Kapı art arda gelen sert darbelere daha fazla dayanamayıp kırıldığında genç kız kaleyi inleten bi çığlık attı. Karşısında Daniel'i gördüğünde köşeye daha da sindi. Ağır adımlarla kendisine doğru yürüdüğünde "Yaklaşma!" diye bağırdı.

İkazını umursamadan üzerine doğru gelmeye devam ettiğinde ayağa kalktı. Bacakları yeni doğmuş ceylan yavrusu gibi titriyordu. Ona ne oluyordu böyle. Cesareti, öğrendikleri nereye kaybolmuştu. Kendini köşeye sıkışmış ve çaresiz hissediyordu. Korku dolu gözlerle Daniel'in ölüm soğukluğundaki mavi gözlerine baktı.

"Benden uzak dur!"

Ağlamaklı çıkan güçsüz sesi genç adama tesir etmemişti.

"Sevgili nişanlım, benden neden korkuyorsun?"

"Katil!"

Daniel önünde durduğunda bedenini arsızca süzen gözlerine baktı. Genç kız midesinin bulandığını hissetti. Gözlerinin değdiği her yer lanetlenmiş gibi hissediyordu. Daha da yakınlaştığında kollarından tutup kadını kendine çekti. Beyaz geceliğin saklayamadığı bembeyaz teni, sapsarı saçları, daha önce hiç görmediği renkteki gri gözleriyle hayatında gördüğü en güzel kadındı. Babası aptallık etmeseydi onu gelini yapacaktı ama artık bu imkansızdı. Yine de onu başka erkeklere vermeye niyeti yoktu.

Kadını hırsla kendine çektiğinde bedenine değen güzelliğe sahip olmak istedi oracıkta. Kolundan sürükleyip odanın ortasındaki yatağa itti kadını. Zaman kaybetmeden üzerine çıkmaya çalıştığında genç kız tekmeler savuruyor ellerinden kutulmaya çalışıyordu. Nafile bir çaba içerisindeymiş gibi gülen nişanlısı genç kızın daha çaresiz hissetmesine neden oluyordu. Daniel fazlasıyla iri bir adamdı. Onunla başa çıkması neredeyse imkansızdı ama dokunuşlarına asla katlanamazdı.

"Bırak beni!"

"Sen benimsin Rowena. Boşuna direniyorsun."

"Asla! Bana dokunursan kendimi öldürürüm."

Sözleri Daniel'i etkilemiş gibi görünmüyordu. Umursamadan genç kızın kollarını başının üstünde birleştirip dudaklarını bembeyaz gerdanına bastırdı. İri bedeninin altında debelendikçe daha da yoruluyordu genç kız. Teninin tenine her teması ölüm gibiydi onun için. Asla bir katilin kadını olmayacaktı. Daniel sadece katil değildi, anne ve babasının katiliydi. Onun kadını olacağına ölmeyi yeğlerdi.

Tutsak Yüreğim Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang