4. Bölüm

3K 249 47
                                    

               
TUTSAK YÜREĞİM
4. BÖLÜM


Korkuyla büyüyen gri gözleri, dipsiz kuyuları andıran kara gözlerine hapsolmuştu. Kalbi göğsünü öyle dövüyordu ki karşısında bir süredir kendisini şüpheyle izleyen adamın kalp atışlarının sesini bile duyduğuna emindi. Böylesi bir hatayı yaptığına inanamıyordu. İngiltere'deki iç savaşın aksine İskoçya'da yıllardır hiç savaş olmamıştı.

"Savaş değil lordum." Titreyen ellerini yumruk yapıp görünmemesi için gizlemeye çalıştı. Korkuyla hızlanan nefesleri yüzünden göğsü inip kalkıyor, cavabını bekleyen adamı öfkelendiriyordu.

"Klana saldırdılar. Bir grup İngiliz. O zaman öldürüldü."

Yalanlar üstüne yalan söylemeye devam ettikçe dikkat çekiyordu. Kesik nefesleri yüzünden kısılan sesi Cellat'ı daha da şüphelendirmişti.

"Hangi klan?"

"Matheson Klanı."

Lidya'nın anlattıkları son anda kurtulmasını sağlamıştı. Aylar önce komşu klana saldırı olmuştu ve öylesine dinlediği olay belki de hayatını kurtarmıştı.

"Kocanın adı ne?"

İçinden bir ses bu kadar sorunun öylesine sorulmuş olmadığını söylese de dikkatli davranıyordu artık.

"David."

Kısa bir sessizlik yaşandıktan sonra gergin bedeni rahatlamaya başlamıştı. Başka soru sormaması için Tanrıya dua ediyorken çalınmadan açılan kapı, şu sıralar kabul gören dualarından birinin daha gerçekleştiğini gösteriyordu.

İçeri arkadaşı girdiğinde ayaklandı hemen. Gergin sorgudan çıkmak için uygun zamanı kollayan bedeni gevşedi.
Gri gözleri içeri giren adama takıldığında bakışları sayesinde saatlerdir kirli kıyafetleriyle kaldığının farkına varmıştı. Gününü fazlasıyla hareketli geçirdiği için tamamen aklından çıkmıştı.

"Kaiden, askerler hanın etrafında nöbet tutuyor. Köy şimdilik sakin görünüyor."

"Demek ismi Kaiden" diye içinden geçirdi elinde olmadan.
Savaşçı.
İsminin ona fazlasıyla yakıştığını düşündü.

"Tamam, diğerleri dinlensin nöbet değişimine kadar. Dikkatli olun."

Emirler vermeye alışkın sesi fazlasıyla sert ve soğuktu.

Kapıya yönelen arkadaşına seslendi: "Sıcak su getirmelerini söyle Brandon. Yıkanmak istiyorum." 

Dışarı çıkmadan önce son kez dönüp kadına kötü bakışlar atmayı ihmal etmemişti Brandon.

Sorulardan kaçmak için adamın peşisıra kapıya yöneldiğinde "Bir arzunuz yoksa gitmeliyim lordum." dedi yatakta oturmaya devam eden adama. Sadece sorulardan değil etkileyici görüntüsünden de kaçmak istiyordu artık. Yanında kaldıkça yaydığı güce kapıldığını hissediyordu. Tehlike çanlarının sesi kulağında çınlıyordu sanki. Kaçmak en iyisiydi. Kapı koluna uzandığında sert sesini duydu.

"Üstündeki pisliği çıkar artık."

Arkasını döndüğünde çatık kaşlarıyla üzerini süzen adamı gördü. Haklıydı. Saatlerdir pislik içinde, onun etrafında dolaşıyordu. Utançla kafasını eğdi.
"Peki lordum." diye kısık bir sesle cevap verdi.

"Burada yıkan. Ben senden sonra yıkanacağım."

Şaşkınlıkla büyüyen gözlerini Kaiden'den alamıyordu. Öyle umursamaz konuşmuştu ki kötü bir niyeti olmadığını anlamıştı. Yeniden bir erkeğin saldırısına uğramaması için yapıyor olmalıydı. Üstünde durmadı fazla.

Tutsak Yüreğim Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum