11. Bölüm

3K 252 38
                                    


TUTSAK YÜREĞİM
11. BÖLÜM

Ağır adımlarla merdivenleri indiğinde hala verdiği kararı sorguluyor, doğru olup olmadığını düşünüyordu. İnsanların yüzünü görmesi tehlike demekti. Emin olmasa da peşine takıldıklarını biliyordu içten içe. Kaderinden kaçamayacağını bilse de bir gün karşısına çıktığında ne yapması gerektiğini, nasıl kurtulacağını  bilmiyordu. Tehlikeli ve belki de hayatına mal olacak cesur bir adım atıyordu ama kaçarak nereye kadar yaşayacağını da bilmiyordu. Belki de her şeyi anlatıp kurtulmak, sırtında taşıdığı yükü atmak en iyisiydi. Ama Edward... Bugüne dek yaşamasının tek sebebi oydu. Yoksa o gece, anne babası gözlerinin önünde öldürüldüğünde kendi isteğiyle ölüme giderdi.

Düşüncelerle boğuşurken basamakların sonuna geldiğini bile fark etmemişti. Kaç kat inmişti, ya da doğru odaya mı gidiyordu emin değildi. Dogru gelmiş olmayı dileyerek baştaki odanın kapısını açtığında yatakta uyuyan Edward'ı gördü. Adımlarının onu doğru yere getirdiğini anladığında rahat bir nefes alıp kapıyı kapattı. Kardeşinin yanına uzandı sessizce. Küçük bedenini kolları arasına çektiğinde günlerin hatta ayların yorgunluğuyla ağırlaşmış bedeni gevşedi. Kokusunu içine çekti derince. Uzunca bir süre uzandıktan sonra yavaşça çalınan kapıyı açmak için ayaklandı. Kapıyı araladığında karşısında yenide  Lily'i görmüştü. Kadın tuhaf ve şaşkın bakışlarla yüzünü süzdüğünde "Benim Lily, Rowena." deme ihtiyacı hissetti.

Kadının kaşlarının çatılmasıyla söylediği şeyin farkına varmıştı. Yüzündeki peçeyi attı diye yeniden eski benliğine kavuşmuş gibiydi. Yaptığı hatayı fark ettiğinde yutkundu sertçe.

"Ben Iris." diye düzeltti çabucak. Duymamış olmasını diledi ya da unutması için Tanrıya yalvardı.

Yüzüne uzunca bir süre bakmaya devam ettiğinde o iğrenç kıyafetlerin altından böylesi güzel bir kadının çıkmasını kesinlikle beklemiyordu zira gördüğü ilk anda kızlarla birlikte "Çirkin olduğu için saklanıyor." diye konuşmuşlardı. Oysa karşısında hayatında gördüğü en güzel kadın duruyordu. Lord Kaiden'in metresi miydi acaba? Bu çocuk kimindi? Aklında bir sürü soruyla kalmıştı. Yüzünü görmeden önce sadece yardım etmek istediğini düşünmüştü ama bu kadını sadece yardım etmek için yanına almış olamazdı bir erkek. Bu Lord Kaiden bile olsa!

"Brandon bu geceki şenlik için giymenizi söyledi." dedi elindeki elbiseyi göstererek. Oğlunun saygı görmesi için insanların yanında ona hep lordum diye seslenirdi Brandon istemese de. Ama şaşkınlıktan farkına bile varmamıştı ismiyle seslendiğine. Iris uzanıp elbiseyi aldığında kadının tuhaf bakışları hala yüzünde dolanıyordu. Şenlik Kaiden'in dönüşü için düzenlenmiş olmalıydı.

"Teşekkür ederim." dedi gülümseyerek ama kadının asık suratı yüzündeki gülümsemeyi soldurmuştu. Cevap vermeden arkasını dönüp gittiğinde kapıyı ardından kapattı. Hemen ümitsizliğe kapılmak istemiyordu. Buradaki insanlarla anlaşmak için çabalayacaktı. Daha ilk günüydü ve insanlar ona karşı kötü düşünceler besleyebilirlerdi ama bundan sonra o düşünceleri değiştirmek onun elindeydi.

Elbiseyi yatağın üzerine serdiğinde soluk mavi rengi çok hoşuna gitmişti. Uzun zaman sonra giyeceği ilk düzgün ve güzel elbiseydi.

Kapı tekrar çalındığında merakla açtı. Karşısında elinde buharı tüten sıcak su dolu kovalarla bekleyen üç kız gördüğünde kapıyı ardına kadar açıp çekildi arkasından. Kızlar yüzüne bir süre baktıktan sonra birbirlerine bakıp içeri girdiğinde tepkilerini izliyordu Iris. Yüzünü ve saçlarını açtığı için insanların böyle tepkiler verdiğini biliyordu. Yüzünün çirkin olduğunu kadınlara anlatan biri olmalıydı yoksa bu kadar şaşırmaları fazla gelmişti.

Tutsak Yüreğim Where stories live. Discover now