6. Bölüm - Bella'nın Cenazesi

8.6K 531 358
                                    

6. Bölüm – Bella'nın Cenazesi

Hermione, Ron ve Seamus koşarak ona doğru gelirken James başını kaldırıp baktı. İyi haberleri olduğunu umarak çabucak ayağa kalktı.

"Hiçbir iz yok! Her yere baktık. Ortak salon, yatakhaneler, iksir laboratuarları, mutfaklara bile. Burada değil!" Ron söyledi ona, sesinde açıkça panikle.

James kalbinin birkaç atışı kaçırdığını hissetti. O da biraz önce Harry'i aramaktan dönmüştü. Harry kaymakbiralarıyla geri gelmeyince parti kesilmişti. Çoğunlukla herkes aramanın içindeydi. Damien hala Hogwarts'ın Çapulcu Haritası'nı kontrol ediyor, Harry'nin orada olmadığına inanmayı reddediyordu.

"Otoritelere haber vermek zorundayız." dedi Profesör Sprout, ellerini endişe içinde ovuşturarak.

"Bir yerlerde olmak zorunda. Hogwarts'tan ayrılamaz. Güvenlik duvarları istese de izin vermez." Profesör McGonagall cevapladı sertçe.

James hiçbir şey söylemedi. Doğruydu. Harry bir yerlerde olmak zorundaydı. Hogwarts arazilerinden ayrılamazdı, güvenlik duvarları onun ya da genel olarak, kimsenin Dumbledore'un haberi olmadan ayrılmasına izin vermezdi. Okul Müdürü çoktan bütün güvenlik duvarlarının yerinde olduğunu onaylamıştı. Hiçbiri alçaltılmamıştı.

James kızgınlıkla dişlerini sıktı.

"Bunun için lanet olası iyi bir sebebi olsa iyi olur, yoksa yemin ederim, ellerimi üzerine geçirdiğimde..." James sustu, bitirmek için fazla kızgındı.

Harry için endişeliydi ama başına herhangi kötü bir şey geldiğine inanmıyordu. James kendini Harry'nin bir eşek şakası yaptığına inanmaya zorluyordu. Böyle bir şey yapmasını ondan beklemez değildi, herkesin ne kadar endişeleneceğini bilmezdi. James'in aklına Damien'ın doğum günü partisinin neye döndüğü takıldı. On dört yaşındaki abisini arıyordu, konukların kalanının da yaptığı gibi. Doğum gününü tamamen unutmuş gibi görünüyor ve abisinin güvenliği için deliler gibi endişe duyarak kalede koşturuyordu. Bütün parti atmosferi dağılmıştı.

James tekrar Harry'i aramak için kalktı, bu kez ormana doğru gidiyor, onu bulduğunda öfkesini kontrol edebilmek için dua ediyordu.

xxx

Sirius boş bir ifadeyle Bella'nın vücudu mezara indirilirken izledi. Bütün seremoni boyunca yüzünü düz bir ifadede korumuştu. Bu noktada Bella'nın kaybı için yas tutmak zor geliyordu, Sirius onun yasını Ruh Emici Öpücüğü'nü aldığında tutmuştu. Esasında Bella'yı gerçekten o zaman kaybetmişlerdi. Geriye kalan ona ait yalnızca boş bir kabuktu. Sirius kendine onu çok daha uzun süre önce, Voldemort'a ilk katıldığında kaybettiğini hatırlatırken duygularını yutkundu.

Sirius karanlığın içine göz atmış ve Harry'nin hareketsiz formunu çıkarmıştı. Draco'nun yanında kıpırdamadan duruyordu. Sirius ona endişeyle baktı. Harry geldiğinden beri tek bir kelime konuşmamıştı. Draco'yla tek bir kelime dahi değişmemişti. Sirius onun nasıl hissediyor olduğu hakkında düşünmek istemedi. Harry, Voldemort'u kaybetmekten tamamen iyileşmiş değildi ve şimdi Bella'nın kaybıyla da başa çıkmak zorundaydı. Sirius Harry'nin Voldemort'a ilişkin taşıdığı suçluluğu anlamıyordu ama Harry'nin acı çektiğini anlıyordu. James'le çoktan sayısız defa konuşmuş, onu oğlunun yardıma ihtiyacı olduğuna dair ikna etmeye çalışmıştı. Ama James hala her zamanki kadar inatçıydı, Harry'nin iyi olduğunu iddia ediyordu. Sirius, James ve Damien hakkında düşünürken sıkıntılı bir his dalgasının onu sardığını hissetti. Daha önce doğum gününü hiç kaçırmamıştı. Anlayacağını düşünüyordu gerçi, her şey çok hızlı olmuştu. Marcus'tan ona Bella'nın cenazesini haber veren aramayı almıştı. Sirius'a onu Azkaban'a götürmektense Bella'yı Narcissa'ya teslim edenin o olduğunu, Bella'nın cenazesinde olması gerektiğini hissettiğini söylemişti. Sirius onlarla buluşmak için acele etmiş ve James'e haber vermeyi düşünmemişti bile. Harry'nin gelmeden önce onlara söylemiş olacağı çıkarımını yapıyordu, o yüzden en azından James ve Damien ne olduğunu biliyordu.

Benim Bir Parçam / A Part of Me (2.Cilt)Where stories live. Discover now