Rol 2

367 27 8
                                    

Ateş tasasızca sırıtarak kendini çimenlere bıraktı. Boylu boyunca uzandıktan sonra az önce fırlattığı paketi alıp tepesindeki düğümle cebelleşirken konuştu.

"Gün mün aydın değil. Yarın da nöbetteyim, sonraki günde ve sonraki gün de. Belki üç gün sonra gün aydın olabilir."

İpek Ateş'in dramatik hareketlerini ve dengesiz duygu geçişlerini hiç umursamadı. Bir an önce sırıtırken bir an sonra intiharın eşiğinde görünmek, Ateş dışındaki insanlar için kaygılandırıcı olabilirdi. İpek bunu bildiğinden umursamaz bir tavırla konuştu.

"Ateş senin için gün yirmi küsur yıldır hiç aymadı ki. Ayrıca sana günaydın diyen de yok."

Ateş paketin düğümünü açmış, içerisinden kese kağıdına sarılı poğaçaları çıkartıyordu.

"Orhan nerede?"

"Bilmem?"

Ateş'in bu sorun çıkarmaya eğilimli ruh halini tanıyordu. Bu yüzden az önce okumakta olduğu kitabı yüzüne siper ederek iletişim kanallarını kapatmayı denedi. Verdiği tek kelimelik yanıtın Ateş'i tatmin edemeyeceğini biliyordu. Yine de soruların devamı gelmeyecekmiş gibi davranmayı seçti.

"Ne okuyorsun?"

"Kitap."

İpek verdiği saçma cevabın tetikleyeceği reaksiyonu bekledi. Patlayarak dışarı çıkmaya çalışan kahkahasını ağzının içinde; sırıtan suratını da kitabının arkasında saklıyordu.

Kitap boş bulunan parmaklarının arasından hızla çekilirken sırıtan suratı ortaya çıkmıştı. Ağzındaki kahkaha ise birkaç saniye gecikmeyle dışarı uğradı.

"Hahaa. Çok komik gerçekten."

İpek dirseği üzerinde doğrulup poğaçalara uzandı.

"Ateş biraz abartmıyor musun? Asistan doktorlar nöbet tutarlar."

"Abartmıyorum."

Ateş verdiği tek kelimelik yanıtı yeterli görecek ki İpek'in elinden çekip aldığı kitabı karıştırmaya koyuldu.

"Bilimkurgu mu okuyorsun gerçekten?"

"Hayır. O bir boyama kitabı."

"İpek!"

"Sakin ol ateş. Henüz seni bırakıp kaçmadım. Bağırma."

İpek, kitabı başına yastık yapıp kendini yüz üstü çimlere bırakan arkadaşını hain bir keyifle izledikten sonra kafasını patpatladı.

"Tamam tamam. Affedersin. Asabım bozuk biraz."

Cümlesini gülüşünün arasında tamamladıktan sonra o da Ateş gibi kollarını başının altına alıp yüz üstü çimlere kapaklandı.

"Ne oldu? Yine mi kavga ettiniz?"

Ateş ve İpek tepelerinden yükselen Orhan'ın sesine başlarını kaldırarak tepki verdiler.

"Yok Doktor. İpek kendi çapında eğlendi; şimdi de ikinci tur için enerji topluyor. Ben de kaderimin kötülüğüne yanıyorum."

İpek yattığı yerden doğrulup tepelerinde dikilen Orhan'a baktı.

"Nöbet tutmak zoruna gidiyormuş."

Orhan sırıtarak yanlarına çöktü.

"Üzülme be Doktor? Bu kara günler de geçer."

Ateş Orhan'ın yüzüne boş boş baktı bir süre, sonra gerisin geri çimlere kapandı.

İpek Ateş'in abartılı hareketlerine göz devirmemeye çalışarak Orhan'a döndü.

Hekimoğlu | YasOù les histoires vivent. Découvrez maintenant