Ara 1

258 22 4
                                    

                Selam Millet! Evet farkındayım; insanı boğup boğup duvara atan bir bölüm yazdıktan sonra kayıplara karıştım. Ama bilin bakalım ne oldu? Yeni bir bölüm yazdım. Ve inanmayacaksınız ama eğlenceli bir bölüm oldu. Bu sefer vaat ettiğim şeyi yapıp kısımları sıkça atacağına dair olan inancım neredeyse tam. Neredeyse. Bu yüzden, beğenilerinizi ve yorumlarınızı eksik etmezseniz beni çok mutlu edersiniz (bu iki konunun birbiriyle asla alakası yok ama olsun.).

Neyse. Hepinize keyifli okumalar diliyorum.

ARA 1

"Bunu da sen atarsın artık."

"Ben mi? Ne münasebet ayol?"

"Hayatım. Senin işini halletmeye çalışıyoruz ya."

İpek, az önce Orhan tarafından önüne itilmiş izin kağıdını yeniden onun önüne iterken söylendi.

"Ben miyim otuz yıllık arkadaşı. Sensin. Sen yap. Hem siz okulda da atmıyor muydunuz birbiriniz yerine imza?

Orhan kesin bir ret ifadesiyle elindeki kalemi masaya bırakıp misafir koltuğuna yaslandı.

"Hayır. Yapmayacağım."

İpek ve Orhan, İpek'in ofisinde oturmuş; arkadaşlarının arkasından iş çevirmekle resmi evrakta sahtecilik arasında geniş bir spektrumda değerlendirilebilecek bir şeyler karıştırıyorlardı.

İpek, birkaç gün önce eline ulaşan davetiyeye istinaden kalkıştığı operasyonda Orhan'dan yardım istemiş; Ateş'i zorla ve biraz da emrivaki yaparak götüreceği bulaşıcı hastalıklar konferansı için, söz konusu kişinin imzalarını ve el yazısını taklit ettirerek resmi izin yazısı hazırlıyordu. O ana kadar her şey yolunda gitmişti. Orhan, Ateş'e karşı alttan alta kaynayan gıcığını kusacak bir şey bulabildiği için, sahtecilik faaliyetlerini keyifle sürdürmüştü. Şimdi neden caydığını ise tanrı bilirdi.

İpek bir an düşündü. Başkalarının yerine imza atmak, çalışma prensiplerine taban tabana zıt bir eylemdi. Kimse için esnetmediği kurallarını kendi için de esnetmeme felsefesini arkasına alıp; yapmam dediği ikinci eylem için hazırlandı.

"Ben senin patronunum."

"Aaa, ama yani. Yapmayacağım abi. Olmaz. Anlıyor sonra."

"Orhan nereden anlayacak? Zaten ya sen ya ben taklit edeceğiz bunu."

"Anlar o manyak. İş birliğim anlaşılırsa yakamdan düşmez. Valla İpek. Sen at. Hem sen de yapabiliyorsun."

"Seninki kadar güzel olmuyor ama."

"Yahu ne fark eder ki. Başhekim mi beğenmez?"

Atmazsan söylerim."

Orhan'ın gözleri büyüdü.

"Neyi söylersin?"

"Kimliğinin fotoğrafını çektiğini, pasaportunu çaldığını, telefonundaki onay mesajlarını okuduğunu... Hepsini söylerim."

"İyi de ben yapmadım ki!"

"Evet, ama sonuçta Ateş ile aynı evde yaşamış olan ben değilim. Senin yaptığını söylersem inanır."

Orhan inanmaz gözlerle İpek'e bakarken ağzını açıp kapattı. Yerinde kıpırdanıp bir dakika önce masaya attığı kalemi yeniden eline aldı.

Hekimoğlu | YasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin