Ara 3,5

262 23 4
                                    

Eveet, bu kısmı önceki parça inanılmaz uzun olmasın da okurken beyniniz kulaklarınızdan süzülüp gitmesin diye ayırmıştım. Buyrunuz efendim.

                Geldikleri gibi acelesiz şekilde dönüp otele vardıklarında, akşam yemeği için açık büfe saati bitmek üzereydi. Hiç oyalanmadan yemeklerini yediler; sonra anlaştıkları gibi dizi izlemek için İpek'in odasında buluşmak üzere ayrıldılar.

                İpek eşofmanlarını giymiş ve kendini odanın bir köşesindeki koca kanepeye bırakmıştı ki kapısı ısrarcı bir şekilde çalmaya başladı. Tıklatma, İpek kapısını açana kadar hızlı bir ritimle devam etmişti.

                "Geldim geldim."

                "Gördüm gördüm."

                İpek, Ateş'in yanında elindeki koca tepsiyle bekleyen servis görevlisini yeni fark etmişti. Adam, üzerinde çeşit çeşit atıştırmalığın yığılı olduğu tepsiyi zorlanarak dengede tutuyordu.

                İpek teşekkür ederek tepsiyi aldı; kapıyı Ateş'e bırakıp içeri yürüdü. Tepsiyi l koltuğun önünde duran sehpaya bırakırken konuştu.

                "Ne yapacağız bu kadar abur cuburu acaba?"

                "Dizi izlemenin usulü böyledir."

                "İyi de yeni yemek yedik."

                "Sen konuşa konuşa dizi izlemenin tadına bir bak; koca tepsiyi tek başına bitirirsin."

                İpek yanıt vermeden tabletini çıkardı. Ateş'in çoktan kurulduğu koltuğa gelip kaldığı bölümü açmaya hazırlandı.

                "Yarın nereye gitsek acaba?"

                İpek henüz başlattığı bölümü durdurup şaşkınca Ateş'e baktı.

                "Seni duyan da ben bastonla geziyorum sanır. Yorulmadın mı? Hala gezme planı yapıyorsun."

                Ateş elini havada savurdu.

                "Yaşlanmışsın sen. Valla yaşlanmışsın."

                İpek gıcık olmuş bir halde konuştu.

                "Tamam Ateş. Tamam. Başlatıyorum artık."

                İpek diziyi başlatıp tableti sehpada kabının üzerinde dengeledi.

                "Ha, unutmadan uyarayım. Ben Behlül'den nefret ediyorum. Sövebilirim haberin olsun."

                Ateş ağzına koca bir cips attı.

                "Merakla bekliyorum."

                Ateş'in merakı; Behlül'ün "Sen korunmak için bir şey yapıyor musun?" sorusuna İpek'in verdiği ayarsız cevapla dinmiş oldu.

                "Anan korunuyor."

                İpek, yanındaki Ateş'in koca bir kahkaha patlatmasıyla ne yaptığının farkına vardı.

                "Ne gülüyorsun? Komik bir şey mi var?"

                "Sana cevap vermek isterim ama işin ucu anneme dokunur diye korkuyorum."

                "Uyarmıştım seni."

                Gecenin devamı boyunca, Ateş düzenli aralıklarla anan korunuyor diyerek kahkahalara boğulmuştu. İpek'se büyük bir özgüvenle yaptığının arkasında durmuştu.

Hekimoğlu | YasDonde viven las historias. Descúbrelo ahora