Rol 3

404 34 8
                                    

Parmakları arasından kayıp metal zemine çarpan bastonun gürültüsü İpek'i daldığı andan geri çekti. Kopan gürültüyle yükselen tedirginliği hızlıca geçerken Ateş'in kendisini delirtmek için aldığı kupa bardağı düşündü. Hala mutfak raflarının birinde, en arkada hiç kullanılmamak üzere duruyordu.

"Amman be İpek. Bırak şunu. Uyumaya çalışıyoruz herhalde."

"Bardağı hatırlıyor musun?"

İpek yerden aldığı bastonu oturdukları banka dayadı.

"Ne bardağı?"

"Hangi bardak olacak? Beni akıl hastası etmeye yemin ettiğin zaman aldığın kalpli kupayı."

Ateş'in sessiz gülüşü bir süre devam etti.

"Resmen kudurmuştun."

Ateş cümlesini bitirdikten sonra bir süre daha güldü.

"Çok aptalım. Orada, biz Orhan'la konuşurken, sen bizi dinliyordun. Ben de bütün gün ne halt etmeye çalıştığını anlamak için kafa patlatmıştım."

"Bütün gün beni düşünmüştün yani."

"Hayır. Bütün gün senin tuhaf hareketlerinin sebebini bulmaya çalışmıştım."

Eee, ne olmuş bardağa?"

İpek Ateş'in ani konu değişimleri konusunda antrenmanlıydı. Ancak söylemek üzere olduğu şeyi dile getirip getirmeme konusunda ikilem içerisindeydi.

"Hala bende."

"Biliyorum."

İpek bu zarfı yemedi.

"Hayır bilmiyorsun. Nereden bileceksin?"

"Dondum be İpek hocam. Ne vicdansızsın. Sarındın şala, beni de kuru ayazda bıraktın."

"Ateş artık doğru düzgün konuşabilir miyiz?"

Ateş yerinde dikleşip İpek'e baktı.

Tamam konuşalım da, üşüdüm."

İpek söylenmemek için dilini ısırarak omuzlarındaki şalı çözdü. Nazik olmaya çalışarak Ateş'in omuzlarına doladığı şalı önünde birleştirip arkasına yaslandı.

Hani geçen peşinden geldim ya."

İpek konuşmanın gideceği yönü temkinli bir şekilde hesaplayarak konuştu.

"Sen her gün benim peşimden geliyorsun Ateş. Hangisi tam olarak?"

Ateş gözlerini etrafta gezdirerek sonunda yere dikti. İpek Ateş'in bu tavırlarına çok da aşina değildi.

"Oturduk ya sende. Çay may içtik? O gece. Peşinden geldim ya. Onu diyorum."

İpek hatıranın ağırlığıyla içini çekip kollarını kendine doladı.

"Çay yapmaya gidince, bardak ararken rafta gördüm bizim kupayı."

Ateş cümlesini bitirirken başını kaldırıp İpek'e baktı. Etrafındaki şalı iki eliyle aralayıp soran gözlerle İpek'e baktığında, İpek duruşunun üşüyen birisine benzediğini düşündü. Aslında içindeki ürpertinin yüzüne vuran rüzgarla ilgisi yoktu. Ama yine de Ateş'in yanlış anlamasını düzeltmedi. Aralarındaki çay bardaklarını sağ tarafına koyup şalın kendisinden tarafını ona doğru uzatmış bekleyen Ateş'e yaklaştı.

Ateş kolunu İpek'in omzundan geçirip öne uzatarak beraberinde getirdiği şalı diğer ucuyla birleştirdi. İpek yüzünü de kapatan şalı söylenerek aşağıya çekerken Ateş'in göğsüne yerleşme dürtüsüyle savaştı.

Hekimoğlu | YasWhere stories live. Discover now