Ara 2

206 23 8
                                    

                Bavullarını gelen taksinin bagajına atıp yola koyulalı neredeyse bir saat olmuştu. Bu süre boyunca zaman zaman birbirlerine, her an diğerini arabadan aşağı atacakmış gibi, zaman zaman da trafik oluşturmayacak kadar kalabalık olan yola bakıp durmuşlardı.

"Acıkmadık mı?"

İpek Ateş'in sorusuyla beraber bakmakta olduğu telefonun ekranını kapattı.

"Yoo, acıkmamız mı gerekiyordu."

Ateş kulaklığını elinde çevirip duruyordu.

"Acıktık acıktık."

"Hayır dedim. Yemek bahanesiyle uçağı kaçırtacaksın değil mi bize? Hava limanında yersin ne yiyeceksen."

"Aman bee. Leş gibidir oradaki yemekler."

İpek sabır silolarının kapısını açma zamanının geldiğini düşündü.

"O zaman uçakta yersin canım. Oradakiler güzeldir."

Ateş kulaklığını kucağına bırakıp camdan dışarı baktı.

"Vicdansız. Vicdansızsın sen."

İpek sırıtırken dirseğiyle Ateş'i dürtme isteğini bastırdı.

"Huyum kuKurusun da kurtulalım bir an önce."

"Söylenme Ateş söylenme. Şimdiden başlarsan bütün hafta beni hasta etmeye enerjin kalmaz."

"Duramıyorsun değil mi? İlle de rahatımı kaçırman gerekiyor."

"Ne rahatsızlığı pardon? Sana bedavadan tatil yaptırıyorum. Daha ne istiyorsun?"

"Haydi haydi. Yeme beni şimdi tatil matil diye."

İpek münasip bir cevap vermek için bir nefes aldı; ama yarı yolda konuşmaktan vazgeçti. Tartışmalarını zamana yayabilirlerse, birbirlerini boğazlamadan Türkiye'ye dönebileceklerini düşünüyordu.

"Tamam artık. Zaten bir şey kalmadı hava limanına. Bak şoförün de başını şişirmeyelim. Tak kulaklıklarını müzik dinle. İnince devam ederiz kavgamıza."

"Despotsun işte. Despot İpek."

İpek bıkkınlıkla oflayıp başını koltuğun arkalığına yasladı. Yolun geri kalanında Ateş'i görmezden ve duymazdan gelerek uyuyor taklidi yapmayı planlıyordu.

Xxx

"Hayır hayır. Akülü araca ihtiyacımız yok. Manuel olanlardan da olur."

İpek kontuar bankosunun başında durmuş; ayağını yere tık tık vurarak check in işleminin bitmesini bekliyordu. Karşısındaki kadın ekranını inceleyip; İpek'in var olduğundan bile habersiz olduğu kadar çok butona basarak sorunlarını çözmeye çalışıyordu.

"Siz talebinizi ne zaman bildirmiştiniz?"

İpek yanağının içini dişleyip iğneleyici yanıtlarını ağzında tuttu.

"Daha önce üç defa belirttiğim gibi; biletimizi alırken belirttik. Hayır bu kadar zor olmamalı diye düşünüyorum."

"Arkadaşınızın adı neydi?"

İpek yanıt verme gereği duymadan Ateş'in kimliğini kadının önüne bıraktı.

"Siz refakatçi misiniz?"

Hekimoğlu | YasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin