14. Bölüm

12.5K 767 94
                                    

Bölümde cinsel içerikli sahneler olduğunu söylemek doğru olmaz belki ama cinsel gerilimin yüksek olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu bölümü bir geçiş olarak düşünebilirsiniz.

Oy ve yorum beni nasıl motive ediyor bir bilseniz... lütfen beni bunlardan mahrum etmeyin♡

Keyifli okumalar♡♡♡

♧♧

Birkaç saniye süren suskunluğumun ardından kaşları daha fazla çatıldı. Ciddiyeti ve gözlerinin daha evvel rastlamadığım türden olan bakışları benim konuyu değiştirme şansımı elimden alıverdi. "Semih," diyebildim titrek bir sesle. Ne demem gerektiğini kestiremiyor, yanlış bir şey söylemekten çekiniyordum.

Oysa her şey başlı başına bir yanlış üstüne inşa olmaya başlamamış mıydı?

Sanem'in orada olduğunu nerden bildiği ise ayrı bir konuydu, şimdilik onu sormaktansa orada Sanem'in olmadığını dile getirmem daha mantıklı olacaktı. Açıkçası şu anda doğru düşünebildiğimi söyleyemezdim çünkü kesinlikle beklemediğim bir soru ile karşı karşıyaydım. Üstelik Semih'i tam olarak henüz tanımıyordum, dolayısıyla ne tepki vereceğini de tahmin etmemiştim git gide zorlaşıyordu. Nihayetinde dudaklarımı aralamayı başarmıştım ama doğruyu söylemek için değil.

İnkara koşmak için dudaklarımı aralamıstım ki sanki ne söyleyeceğimi biliyormuş gibi "Hayır," diye söylendi. Yüzünü memnuniyetsiz bir biçimde buruşturdu ve ben daha ne olduğunu anlayamadan bedenimi kendine çevirdi. Ellerinin her ikisi de belimin iki yanındaydı. Bedenimi sıkıca kavramıştı, görmesem dahi parmak boğumlarının tenime armağan olarak bıraktığı baskıyı hissedebiliyordum. Öyle ki elini çektiğinde orada parmaklarının silik izinin kısa süreli oluşacağına emindim. "Bana yalan söyleme. Sana olan güvenim sarsılsın istemiyorum."

Bu sözü bana o kadar ağır geldi ki, sanki içinde bulunduğumuz bina başıma yıkılmıştı ve ben enkaz altında can çekişiyordum. Bu saatten sonra ona yalan söylemeyi istesem bile dilim varmazmadı. Yapamazdım. Bana güvendiğini dile getiren bir adama nasıl olur da yalan söylerdim? Ama doğruyu da söyleyemezdim. Tamam, sorumlu kişi ben değildim ama abimin ya da Sanem'in canı acısın istemiyordum. Çıkmazda gibiydim.

Birkaç saniyenin ardından bir karar verebildim. "Söyleyemem," dedim yutkunmadan hemen önce. Gözlerimi kendimi toparlamak isteyerek göğsüne indirdim. Birkaç saniye oraya baktım. Gözleri bu denli yoğun bakıyorken ve bana güvendiğini dile getirmişken güzel gözlerine bakmak oldukça zordu. Boştaki ellerimi tüy kadar hafif dokunuşlar eşliğinde göğsüne çıkardım. Ardından fazla sessiz kalmak istemediğim için göğsüne ve ellerime bakarak konuşmaya başladım. "Benim haddim değil, konu benim ile ilgili bile değil."

İçli bir nefes aldı, nefesi ile birlikte göğsündeki ellerim ritmik bir biçimde yukarı aşağı hareket etti. Daha ne söyleyebilirdim bilmiyorum, aramızda kısa bir sessizlik yaşandı. Gözlerimi daha fazla ondan uzak tutamadım, buna müsade etmedi. Çenemden sıkıca kavradı, başımı kaldırarak ona bakmamı sağladı. "Deniz..." devamında kalbime daha fazla dokunacak sözcükler söyler korkusu ile konuşmasını yarıda kestim. Sanki biraz daha üstüme gelse ona ne var ne yok anlatacaktım, kendime hiç güvenemiyordum. "Hayır, lütfen beni daha fazla zorlama. Haddim olmayan konulara girmek istemiyorum."

Son dediğimde samimi değildim çünkü mesele aslında Semih'in de benim de haddimdi. Sonuçta hayatımız baştan aşağı değişiyordu. Semih ise tüm bu düşüncelerimden habersiz gergin yüz hatları ile beraber bana bakıyordu. Gözlerimde korkuyu görecek kadar bir boşluk verdik birbirimize. Burnundan bir nefes alarak gözlerini odanın başka bir köşesine dikti. Yüzündeki sıkıntılı ifadeyi an ve an seyrettim. Bir yanı beni zorlamak ve doğru ile kavuşmayı isterken öbür yanı kendini zar zor tutuyordu.

GöçükWhere stories live. Discover now