Bölüm 23

3.6K 278 57
                                    

Hey, nasılsınız?

Bölümün ilk yarısı size tanıdık geliyor olabilir çünkü sonuna bir o kadar ekleme yapıp tekrar yayınlıyorum. Böylesi bir sonraki bölüm için benim açımdan daha iyi olacak. Sizde bu vesileyle bölümü oylamadıysanız oylayıp, satır aralarına yorumlarınızı bırakabilirsiniz ♡♡

Şimdiden keyifli okumalar

♧♧

Sırtımı üzerinde oturduğum yatağın başlığına yaslamış, ayaklarımı da kendime çekmiştim. Yanağım dizlerime yaslıydı. Birkaç dakikadır pencerenin önünde telefonla konuşan Semih'in üzerinde dolanıyordu gözlerim. Tam anlamıyla konuşmamız sonlanmadan çalan cihaz ne yazık ki konuyu dağıtıvermişti. "Maksimum iki aya her ayrıntının hazır olmasını istiyorum, gerekirse iyi bir iç mimarla anlaşılsın. Uzamasın kardeşim." Anladığım kadarıyla İstanbul'a açmayı planladığı şirket ayağıyla alakalı finans terimleriyle konuşuyordu. Bir noktadan sonra anlamaya çalışmayı bırakmış, geleceğimizi düşlemeye başlamıştım.

Olduğumuz noktadan sonrası nasıl gelişecekti? Yıldırım nikahıyla evlenmeyecektik herhalde. Hem, ben daha mezun bile değildim ki! Hiç değilse elime diplomamı alabilseydim.

Ben düşüncelerin oluşturduğu sığ denizimde kulaçlar atarken içinde olduğumuz odanın, Semih'in odasının kapısı tıklatıldı. Semih omuzunun üzerinden önemsiz bir ayrıntıya bakar gibi kapıya baktıktan sonra konuşmasına kaldığı yerden devam etti.  "Olmadı yarın akşam bir yemek yeriz, hem seni de yengenle tanıştırmış olurum. Başımın etini yemekten vazgeçersin." Semih kapıdaki her kimse ona gel komutunu vermeyince yanağımı dizimden çektim. İlk önce düğümlenmiş boğazımdan dolayı pürüzlenmiş boğazımı düzelttim sonra da çekinerek de olsa "Gel," komutunu verdim.

Gelen Nil ablaydı. Uzun zamandır görmediğim bir dostumu görmüşüm gibi hissettiren kadına kocaman gülümsedim. Ardından oturduğum yerde daha dik bir pozisyon aldım. "Rahatsız etmiyorumdur umarım." Ayağı kalkarken başımı sağa sola sallıyor, aynı anda da "Hayır, aksine iyi ki geldin." diyordum. 

Nil abla göz ucuyla sırtı bize dönük olan adama baktı sonra da ardından kapıyı kapattığı gibi yanıma gelip beni kolları arasına aldı. "Nasılsın?" Kısaca kucaklaştıktan sonra karşılıklı ayakta durduk. Bu sorunun cevabını henüz tam olarak ben de çözemediğimden "Bilmiyorum," diye mırıldandım. Nil abla tam da bir abla edasıyla omuzumu sıvazladı. "Emin ol bu günleri çok kısa sürede arkanda bırakacaksın ve her şey senin beklediğinden de fazla iyi olacak." Göz ucuyla yeniden Semih'e baktı. Ardından yüzünü bana doğru yakınlaştırıp fısıltılı bir sesle "Yanında seni sevip sayan bir adam olunca emin ol daha kolay olacak." Ona tebessümle karşılık vermekten başka bir şey yapmadım çünkü tüm bunları zaman gösterecekti.

O sırada telefon görüşmesi nihayet sona eren Semih yanımıza doğru adımlayıp karşımızda durdu. "Herkes geldi mi?" Sorusu Nil ablayla bakışlarımızın birbirinden ayrılmasına neden oldu. Nil abla usulca başını salladı. Tüm bu olaylar yaşanırken ev halkı neredeydi bilmiyorum ancak şu an her ayrıntıdan haberdar olduklarını biliyordum. Bu yeni bilgi beni biraz daha germekten öteye gitmedi. Abimin, ailemin bana yapmaya çalıştıkları küçük düşürücü çaba hemen yanımızda bize el sallıyordu.

Nil abla "Beni buraya Sümbül babaanne yolladı," dedi. İlk gördüğüm andan itibaren çekindiğim kadının adını duyunca istemsizce tedirginlik hissettim. Semih'e de bunu hissettirmiş olmalıydım ki ban göz ucuyla bakıp bileğimden kavradığı gibi bedenimi yamacına çekti ardından da elini belime sarıp beni bedenine yasladı. "Deniz'le görüşmek istedi. Bugün zor bir gün yaşadığını söyleyerek onu ikna etmeye çalıştık ama pek de işe yaramadı."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: 2 days ago ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GöçükWhere stories live. Discover now