4

517 95 405
                                    

                      *Breakdown*

Uyanmak oksijenin sıfır olduğu bir yerden oksijenin yeteri kadar bulunduğu bir sınır çizgisi uzaklığındaki öteki yere geçmek gibi olmuştu Lina için. Bir anda yer değiştirmiş de ihtiyacı olan tüm oksijeni içine çekmiş gibi derin bir nefes alarak uyanmıştı. Gözlerini açtığında bulunduğu yerin bir hastane odası olduğunu kavramak birkaç saniyesini almıştı. İçindeki amansız hüzün kalbindeki sızıyla birleştiğinde bir an ağzından 'Jeremy' kelimesi dökülecek olsa da yanındaki küçük koltuğa oturmuş kafasını geriye atıp uyuklayan Lucas'ı görmesiyle zihnini iki yıl sonrasına getirmeyi başarabilmişti. Üstünde beyaz ve kanlı bir elbise yoktu ve yanındaki kişi son iki senedir olduğu gibi Lucas'tı.

Olanları zihninde yavaş yavaş birleştirmesiyle en sonunda her şeyi hatırlamıştı. O gece başka kimseye bir şey olup olmadığını merak etse de bu soruya bir süre daha cevap bulamayacağının bilincinde olarak konuyu kendi içinde kısa bir süreliğine kapattı.

Doğrulmak istese de bunu da kendi başına yapamayacağını fark ederek kafasını tekrar yastığa gömdü ve Lucas'ın bir an önce uyanmasını umarak pencereye döndü. Güneş batmak üzereymiş gibi duruyordu. Kafasını tekrar odanın içine çevirip etrafı incelerken ne kadar zamandır uyuyor olduğunu merak etti. Etrafta bir takvim yoktu. En azından bir saat olsaydı diye homurdandı içinden.

"Rose?"

Lina bu mayışık sesi duyduğunda kardeşine bakıp yorgun bir gülümseme yolladı.

"Hey," dedi kısık bir sesle. "Uyandın sonunda."

Günlerdir uyuyan kendisi değilmiş gibi konuşması Lucas'ın gülümsemesine neden olmuştu. Uzanıp Roselyn'in elini avuçlarının arasına aldı.

"Beni bu defa gerçekten öldürdün Rose."

"Sen çok yanlış anlamışsın Luke bu defa gerçekten ölecek olan bendim. Üzgünüm."

Lucas kardeşinin alaycı sesine karşılık öfkeli bir bakış attı ve aynı öfkeyle geri çekilip doğruldu.

"İyi misin?" diye sordu sessizce.

"Sence?"

"Seninle ciddi bir konuşma yapacağız Rose ama önce doktorlara uyandığını haber verelim."

Lina'nın başka bir alaylı cümle kurmasına fırsat vermeden ayaklandı.
Lina kendisine göz devirip kafasını tekrar pencereye çevirdi.

"Hey, Lucas. Herkes iyi mi?" diye sorduğunda Lucas çoktan kapıya ilerlemişti.

"Senin dışında mı?" diyerek dik dik kardeşine baktı Lucas. "Evet, Rose. Herkes iyi."

Lina, Lucas'ın haklı öfkesine gözlerini devirse de ona bir şey söylemedi. Herkesin iyi olduğunu öğrenmek üstünde var olduğunu bilmediği yükün kalkmasına neden olmuştu.

Lucas'in doktor ile odaya gelmesini beklerken bir yandan Harzemşahlardan kimsenin burada olmayışına içerleniyordu. En mantıklı olanının kendisinden uzak durmaları olduğunu biliyordu ama hani bu adam bir daha seni bırakmayacağım demişti?

Kafasını iki yana salladı ve en mantıklısının bu olduğunu bir kere daha kendine hatırlattı. Zaten Amerika'ya geri dönecekti.

Kafasında beliren düşünceyle aniden kaşlarını kaldırdı.

NapervaWhere stories live. Discover now