*Welcome to the Jungle*
Keyifli okumalar 💐
Bir gece ansızın bir sarmaşığın dibi kanla sulandığında ve ilk kez bir silah kendi ellerinde patladığında Lina'nın kolundaki sarmaşık dövmesi filizlerini koluna işte o zaman atmıştı. İlk kez birini öldürmüş olmanın yükü omuzlarına binip de kendisini hüsrana uğrattığında henüz on beş yaşında bir çocuktu. O günden sonra yaşadığı her gün Lina için o on beş yaşındaki çocuğun hüsrana uğrayışıydı. Lina bunca senedir o günde saplanıp kalmıştı. On beş yaşındaki hali hâlâ bile o sarmaşığın dibine çökmüş, titreyen elleriyle önündeki adamın ölmemesi için ağlayarak kanayan yere üstünden çıkardığı tişörtüyle baskı yapıyordu. Lina, kolundaki sarmaşığın ilk tohumunu attığı o geceyi hiç ama hiç unutamıyordu.
"Bunu sonsuza kadar devam ettiremeyiz farkındasın değil mi?" diye mırıldandı sessizce Nathan. İğneyi bir kez daha Lina'nın koluna batırıp geri çekmişti. Lina'nın kolundaki sarmaşık dövmesini devam ettiriyordu ya da Lina'nın söylemiyle sarmaşığı büyütüyordu.
"Sonsuza kadar birilerini öldürmeye devam edecek değilim." diyerek alaya aldı onu genç kız. Hafif uyuşmuş kolunu biraz hareket ettirmeye çalıştı. "Elbet bir noktada son bulacak."
Lina'nın sol kolunu neredeyse omuzuna kadar kaplayan sarmaşık dövmesinin çok hüzünlü bir hikayesi vardı. Lina ilk kez birini öldürdüğünde, öldürdüğü kişi sarmaşıkların altında son nefesini vermişti. Bu Lina için geri dönülemez bir trajedi olurken aynı zamanda hissettiği korkuya ek olarak hayatını kökten değiştiren bir başka duygu olan suçluluk duygusunun ne demek olduğunu öğrenmişti. Ondan sonra zaten bir daha ne korkmayı bırakabilmişti ne de suçluluk duymayı. İşte böylesine bir suçun, böylesine bir vicdan yükünün altına girdikten sonra bir daha çıkmak kolay olmuyordu. Lina yıllardır o yükün altından çıkabilmiş değildi fakat en azından kendince unutmadığını göstermek için vücudunda kalıcı, anlamlı bir şey olsun istemişti. Ve böylece sol elinin yüzük parmağından başlayan sol kolunu kaplayan ve Lina'nin tahminlerine göre çok yakında daha da büyüyüp kalbine doğru ilerleyecek olan sarmaşık dövmesini yaptırmaya başlamıştı. Sarmaşık ne zaman birini öldürürse biraz daha büyüyordu. Kimi öldürmüş olduğunun bir önemi de yoktu. Suçlu, masum, iyi, kötü nasıl biri olursa olsun eğer o kişi Lina yüzünden öldüyse bu Lina'nın tenine biraz daha işleniyordu.
Sarmaşıkların kendince bir üzücü noktası daha vardı. Öyle ki sarmaşıklar bir duvarı kapladığında dışarıdan her ne kadar güzel durursa dursun içeriden o duvarı çürütüyordu. Lina da kendi kalbinin çürüyüşünü böylesine bir metafor ile benzeştirmek istemişti. Sarmaşık büyüyüp kalbine yaklaşmaya devam ettikçe kalbi çürüyordu. Hissettiği suçluluk duygusunu daha iyi bir şekilde anlatabileceğini sanmıyordu.
YOU ARE READING
Naperva
Teen FictionBize gereken ışık değil, ateş. Gözlerini kırpmadan önünden geçen küçük kızı izlerken her şeyin bittiğinin çoktan farkındaydı. "Biliyorsun eğer bu gece bir karşılaşma olursa bu ölüm karşılaşması olacak ve kimse bundan sağ çıkamayacak." Bunu biliyor...