34

102 10 0
                                    

                  *Kuğunun Ağıtı*


Sondan önceki son bölümdeyiz 🥺 Benim için duygusal bir yolculuk ve son oldu, bu süreçte yanımda olan ve ileride kitabı yeni keşfedip okuyacak herkese şimdiden teşekkürler.
Keyifli okumalar 💐

Jonathan Jones, bir kraliyet ailesini bile sığdırabilecek kadar büyük yemek masasının bir köşesinde otururken vücudunun kaskatı kesilmesine neden olan gerginliğiyle babasının masaya akşam yemeği için teşrif etmesini bekliyordu.

Martin Jones.

Aynı evde bile yaşamıyor olsalar da babası akşam yemeklerinin en azından haftanın birkaç günü birlikte yenmesini istiyordu. Fakat Jonathan babasından o kadar nefret ediyordu ki gün geçtikçe buna katlanabilme seviyesi gittikçe düşüyordu.

Sanırsa bu yüzdendir ki her yemek yediklerinde sağ eli her zaman gümüş yemek takımının bıçağı üzerinde olurdu. Belki bir gün bir yemekte cesaret edebilir de bıçağı bu iğrenç adamın kalbine saplayabilir diye. Fakat ne yazık ki hiçbir zaman bunu yapacak kadar cesur olamadı. O yüzden her zaman sadece beraber yedikleri her akşam yemeğinde özel olarak getirtilmiş aşçılar tarafından yapılan o mükemmel yemekleri hiçbir tat alamadan yemeğe devam etti. Bu geceye kadar. Bu gece hayatında ilk defa yiyeceği yemekten zevk alacaktı. İlk defa her şeyin tadına vara vara yiyecekti. Çünkü bu gece ileride gerçekleşecek bir zaferin kutlamasını yapıyordu. Çünkü bu gece ilk defa huzurluydu.

Sonunda kurtuluşa erecek ve erdirecekti ve bundan daha büyük zafer düşünemiyordu.

"İyi akşamlar."

Babasının her zamanki katı sesini duyduğunda yüzündeki hoşnut ifadeyi sildi ve her zamanki düz ifadesine büründü. Babasının bir şeylerden şüphelenmesini asla istemezdi.

"İyi akşamlar baba." dedi soğuk bir sesle.

Jonathan kendisini bildi bileli babasını sevmezdi ki bunun çok büyük bir nedeni annesi ile babasının ilişkisi yüzündendi. Babası hiçbir zaman annesini mutlu edecek bir koca olamamıştı. Bu yüzdendir ki Jonathan her zaman annesine daha yakındı fakat yine de buna rağmen belli bir yaşa gelene kadar da babasını da sevmişti. Fakat ne zaman ki Jonathan babasının ne tür bir adam olduğunu, ne tür işler çevirdiğini öğrendi işte o zaman babasına olan sevgisi de sona erdi. Ardından ise annesi öldü ve genç adamın bu dünyada sevebileceği kimse kalmadı.

Fakat babasından gerçek anlamda nefret etmeye başlaması tüm bunlardan çok daha sonra gerçekleşmişti. Her zaman içinde küçük bir parça da olsa bir sevgi vardı babasına karşı çünkü sonuçta babasıydı ve arkadaşlarından gördüğü kadar babalar sevilmeliydi. Ama ne yazık ki Jonathan nefreti yeterince sevmeden ve sevilmeden tatmıştı.

Annesinin bir kaza sonucu öldüğünü sanıyordu çünkü babası annesinin bir kaza sonucu öldüğünü söylemişti ve Jonathan da babasına inanmıştı. Çünkü asla babasının annesini öldüreceğini düşünmemişti. Fakat yapmıştı. Babası güzeller güzeli annesini öldürmüştü ve Jonathan bunu öğrendiğinde tüm hayatı sona ermiş sanmıştı.

Ve işte böylece bir baba kendi çocuğunun gözünde bir canavara dönüşmüştü.

Jonathan zamanla babasının işlerini anlamaya başlamış, neler yaptığını da öğrenmişti. Büyük bir uyuşturucu ticaretinin başındaki adamdı babası ve aynı zamanda biyolojik silahlar üretebilmek için küçük çocuklar üzerinde ilaç deneyleri yapan bir canavardı. Ve onun babasıydı. Bu gerçek, düşündükçe ağzında korkunç bir tat bırakıyordu. Hâlâ bile.

NapervaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora