Bize gereken ışık değil, ateş.
Gözlerini kırpmadan önünden geçen küçük kızı izlerken her şeyin bittiğinin çoktan farkındaydı.
"Biliyorsun eğer bu gece bir karşılaşma olursa bu ölüm karşılaşması olacak ve kimse bundan sağ çıkamayacak."
Bunu biliyor...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Keyifli okumalar 💐
Bir inanışa göre çok çok eski zamanda çok eski bir yerde, krallığında hüküm süren Kara Kraliçe, halkını geçirdikleri o büyük savaştan kurtardıktan sonra o savaşta doğan her çocuğa 5 dilek dileme hakkı vermiş.
Bu dilekler bir cinin lambasından değil de 5 tane, ağaçtan oyma, savaşlarda silahsız kaldıklarında bile elleriyle savaşabilsinler diye yapılmış takma tırnaklardan dilenirmiş. Her tırnak dilek dilendikten sonra çıkarılıp yakılırmış. O ateşin alevi sönüp de geride sadece küller kaldığında rüzgar külleri uçurur ve dilek dileyen kişinin dileği kabul olurmuş.
Aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen çok nadiren de olsa bazı yerlerde bu inanışı kabul eden küçük küçük topluluklar vardı şimdilerde.
Lina Roselyn Anderson, Kara Kraliçe diye anılmaya başladığında bu hikaye tekrar insanlar arasında gündeme gelmişti. O zamanlar Lina hikayeyi çok saçma bulmuş olsa da Martin'in bağlantılarından birinin bu hikayeye çok ilgi duyduğu kulağına gelmişti. Ve böylece hazırladığı bir planla Adreanna Berthe olarak Lina, Deniz'in olduğu yere gitmiş ve tırnaklarından birini tutuşturmuştu. Deniz o gece Lina'ya kelimenin tam anlamıyla vurulmuş ve yakaladığı ilk fırsatta kızla tanışmıştı. Ve böylece Lina uzun zaman sonra ilk kez Martin'i bitirmeye bir adım daha yaklaşmıştı.
Daha sonraları yine kendi planladıkları sözde tesadüflerle Deniz'in karşısına çıkmıştı Lina. Ve her seferinde de Deniz, kızın yaktığı tırnağın onu kendisine getirdiğine inanmıştı.
Sonuncusu 2 gün önce olmak üzere toplam dört defa adamla böyle buluşma ayarlamışlardı. Böylece dört tırnak yanmış ve sözde dilekler kabul olmuştu.
Fakat birinin yanma sebebi Lina'nın planından çok ayrıydı. Lina'nın bunu hatırlayınca bile gülesi geliyordu ama aslında o tırnağın alev alışı çok acınasıydı.
Jeremy'nin ölümünün üzerinden neredeyse bir sene geçmişti o zaman. Lina'nın da yarası o zamanlar tam olarak iyileşmişti. Martin'den saklanıyorlardı ama o gece Lina çok daraldığından bir şeyler içmek için gizlice evden çıkmıştı.
Çok umutsuzdu, neredeyse her şeyini kaybetmişti.
Neredeyse.
Ve Harrison ile Elisa Anderson'ın ölümüyle Martin'in karşısında oldukça güçsüz duruma düşmüşlerdi.
O gece Lina umutsuz olan her insanin yapacağı gibi son çare olarak olmayacak şeylere başvurmak durumunda kalmıştı ve 3. tırnağı takıp da dileğini tutmak için çakmağını tutuşturduğunda yaptığı şeyin gülünç olduğunu biliyor ama çaresiz olduğundan bunu umursamıyordu. O yüzden tırnağı yakmış ve Jeremy'nin burada olmasını dilemişti.
