9

280 73 42
                                    

*Paradise City*

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Keyifli okumalar 🌹

"Rose, hemen çık o odadan." dedi Jefferson sert bir sesle bir kez daha.

Lina anlık duraksasa da yerinde doğrulmadı.

"Rose! Dosyadan vazgeç ve hemen o odadan ÇIK!"

"Ya sen aklını mi kaçırdın Lina?! Çık hemen oradan hadi!"

Bu defa bağıran Mert Ege'ydi. Koltuğunda doğrulmuştu ve araba yeterince büyük olsaydı telaştan ayağa bile kalkabilirdi.

Jeff evin kapısını açan Ulaş'ın içeri doğru bir adım attığını görünce sesli bir küfür etti.

"Çık artık çık!"

**Kırk beş dakika önce**

Lina Roselyn Anderson bundan tam bir sene sekiz ay önce de şimdi yaptığı gibi bir barın sandalyesinde oturmuş tırnaklarına sanki dünyadaki en ilgi çekici şeymiş gibi bakıyordu. Etrafında ne olup bittiğinin o an için hiç önemi yoktu. Ne arkada çalan yüksek sesli müziğin ne etrafındaki insanların ve hatta önüne konulmuş bilmem kaçıncı bardak içkinin de önemi yoktu. Şimdi de yoktu bundan neredeyse bir sene sekiz ay önce de olmamıştı.

Bu aslında o kadar trajikomikti ki Lina ağlayarak kahkahalar atmak istiyordu. Fakat hem kulağındaki küpede bulunan dinleme cihazından sevgili ailesinin bazı üyelerinin kendisini dinlediğini bildiğinden hem de önemli bir işin ortasında olduklarını bildiğinden ağlamamaya çalışarak tırnaklarına olan odağını bozmadı. Birazdan Deniz Akay bu mekâna girecek ve yıllardır üzerine uğraştıkları işi bitirmeye bir adım daha yaklaşacaklardı. Lina'nın içi biraz daha soğuyacaktı.

"Deniz mekâna girdi Rose." dedi Jeff. Sesi herhangi bir şeyin ters gitme olasılığına karşı gergindi.

Umut ve Mert Ege de Jeff'in hemen yanında, Ekin Eymen ise Umut'un hemen yanında oturuyordu ve aynı anda yerlerinde hafifçe kıpırdadılar.

Lina önce hafifçe tebessüm etti ve ardından cebinden çıkardığı çakmağı yakarak ateşi sağ elindeki takma tırnağının dördüncüsüne yaklaştırdı. İlk üçü çoktan yanmış olduğundan uçları diğer ikisine göre daha kısaydı ve kararmıştı. Tırnağın ucu hafifçe tutuştuğunda Mert Ege bir kez daha kaşlarını çatmıştı.

"Yani siz diyorsunuz ki bu ateş parmağını tutuşturmayacak, öyle mi?" diye sordu Mert Ege daha önce bininci kez yaptığı gibi. Lina abartılı bir göz devirdi Mert'in sesini duyduğunda.

NapervaWhere stories live. Discover now